Ayna
Rahmetli babaaneciğim pamuk gibi bir kadındı. Çok bakardı kendine. Çok şık giyinirdi. Evden çıkmadan uzun uzun boy aynasına bakardı. Okullar kapanınca her yere onunla giderdim ben. Hep gönlümü yapardı. Karşısındaki çocuk bile olsa gönlünden yakalayan sohbetler açardı. Unutamadığım anlarım anılarım var onunla ilgili.
Mesela yolda dururdu bir anda "Eteğimin astarı sarkıyor mu?" diye sorardı. "Üf babaanne sarkmıyor, kaç kere daha soracaksın?" derdim:)
Şöyle başlardı cümlelerine; "Ben Ortaköy'de bir yürürdüm. Bütün Dereboyu bana bakardı. Hayır öyle güzel bir kadın değildim ama havalıydım. Deden çok yakışıklıydı, sarışın mavi gözlü boylu posluydu, bak ben bi’ lokmacığım. Havamı ve huyumu sevdi benim. Kadın dediğinin havası olacak, bir de herşeye “olur” deme huyu. Gerisi kolay”
Vefat etmeden bir süre önce Alzheimer oldu. O zamanlarda da en çok bu cümleleri dinledik kendisinden...
Bir de dedemden gizli Pfizer'ın sınavına girmiş, geçmiş, çalışmaya başlamış. Dedem gelmeden eve gelir makyajını siler, yemek yaparmış. Dedem çok sonra anlamış çalıştığını:) Bunu çok gururla anlatırdı. "Kadın istedikten sonra herşeyi yapar, herşeyi de idare eder" derdi. Sonra dedem, babaannem 33 yaşındayken vefat edince de emekli olana kadar çalışmış. Yükselmiş, iyi yerlere gelmiş zamanla. Ama gece gündüz çift mesai... Yorulduğunda, çantasından arada aynasını çıkarır bakarmış...
Sonra sol tarafına felç geldi. Çok üzülür, ağlardı. Ayaklarına vurduğunu bilirim, yediremezdi kendine. O sırada yanına girdiysem, hemen silerdi ama gözyaşını.
"Yavrum ya sağ tarafıma olsaydı, bak sağ elim tutuyor. Her işimi görebiliyorum, şükür" derdi. Arada o bembeyaz sağ eliyle aynasına uzanır uzun uzun bakardı.
“Hey gidi Necla hanım” derdi içini çekerek.
Bir gün ben dışarı çıkarken beni çağırdı, küçük bir çanta aynası verdi. Ve dedi ki;
"Bir kadının çantasında paradan bile mühimdir ayna. Paran yoksa aç gezebilirsin, susuz durabilirsin.
Yolun çoksa dolmuşa binmeyiverir, yürüyebilirsin.
Ama bunları yapabilmen için; önce çıkarıp bi’ kendine bakman lazım!
Bak ben o aynaya bakarak babasız iki çocuk büyüttüm..."