Vasatlaştırma Politikası: Ulaşamadıklarına ve Sahip Olamadıklarına Engel Olma
Vasatlaştırma Politikası: Ulaşamadıklarına ve Sahip Olamadıklarına Engel Olma
Ülkemiz, tarih boyunca çeşitli sosyal, ekonomik ve politik yapılarla şekillendirilmiş ve belirli bir grup, sınıf diğerlerine kıyasla daha fazla güç ve kaynaklara sahip olmuştur. Bu da modern Türkiye’de giderek daha fazla hissedilen büyük bir sorun oluşturdu: vasatlaştırma politikası. Bu politika, bireylerin ve grupların kendilerinin ulaşamadıkları veya sahip olamadıkları şeylere toplumun genel bir seviye üzerinde ilerlemesine engel olup, bireylerin ve grupların potansiyellerine ulaşmalarını kısıtlamaya yönelik bilinçli veya bilinçsiz başkalarını kendi seviyelerine çekmeye çalışması yani başarılı ya da yenilikçi bireylere karşı oluşturduğu bir tür engelleme ve bastırma stratejisidir.
Bu politikalar, bireylerin kişisel gelişimini ve toplumun genel refahını olumsuz etkiler. Güç sahibi gruplar, kontrolü ellerinde tutmak ve mevcut statükoyu korumak için yaratıcı fikirlerin, yenilikçilik ve rekabetin önüne geçerek toplumun dinamizmini zayıflatır.
İktidardaki vasat, eğitimsiz kişiler başkalarının kendilerinden daha başarılı olmasını istemediklerinden, engelleyici politikalar ile eğitim sistemlerinde herkesi aynı seviyede tutup, parlak kişilerin öne çıkmalarını engelleyip, bireylerin ne kadar okuyup çalışırlarsa çalışsınlar kariyerlerinde ilerlemeleri için çeşitli bürokratik ve politik engeller ile karşılaşacaklarını, aynı seviyede kalacaklarını düşündürüp motivasyonlarını kırmakta ve bu normlara uymalarını sağlamak için farklı düşünen veya davrananları dışlayıp cezalandırmaktadır. Bu strateji, çoğunlukla kişisel yetersizlikler, kıskançlık veya statü kaybı korkusuyla motive edilmekte. Amaç, üstün yetenek ve becerilere sahip olan kişilerin ilerlemesini durdurmak, böylece kendi konumlarını korumaktır.
Eşitlik bahanesiyle herkesin aynı seviyede tutulması gerektiği düşüncesi, mükemmelliği ve bireysel başarıyı engellemektedir.
Vasatlaştırma politikası, toplumun ve bireylerin gelişimini ciddi anlamda tehdit eden, gelişimini engelleyen, yenilikçiliği durduran ve adaletsizlik yaratan bir yaklaşımdır.
Eğitim sistemlerinde bireysel yetenekleri ve yaratıcılığı teşvik eden programlar geliştirilmedikçe, kariyer ve iş dünyasında yetenekli bireylerin önünün açılması, şeffaflık sağlanmadıkça, farklılıkların kabul edilmesi ve çeşitliliğin zenginlik olarak görülmesi gerektiği bilinci yaygınlaştırılmadıkça, aydınlık bir ülke, herkes için daha yaşanır, daha adil, yaratıcı ve dinamik bir toplum oluşturmak mümkün olmayacaktır.