4162

Nigar'ın 71. Günü

Ferit telefonda Nigar’ın adını görünce heyecanlandı. Kafasını kaldırdığında Keriman’la göz göze geldi.

KERİMAN- Açsaydın, ayıp olmasın kadına.

FERİT- Saçmalama Keriman.

KERİMAN- Saçmalama ha. Daha ben buradayım Ferit. Birazcık saygın olsun bari.

FERİT- Keriman durup dururken neden…

KERİMAN- Ben yuvamızı nasıl kurtarırım diye düşünürken siz çoktan ilişkiye başlamışsınız bile. Bari içimi acıtmadan yapın ne yapıyorsanız.

FERİT- Ne yapıyoruz Keriman? Ne yaptığımızı sanıyorsun?

KERİMAN- Baksana kadın artık hiç utanmadan bu saatte seni arayabiliyor. Demek ki…

FERİT- Demek ki ne?

KERİMAN- Dalga mı geçiyorsun sen benimle? Aptal mıyım ben? Çoktan telefonlar alınıp verilmiş. Ne oldu? Artık kaçamaklarınız yetmiyor mu? Gece bile sesini duymak istiyor anlaşılan.

FERİT- Keriman sus artık! Nigar böyle bir şey yapacak biri mi?

KERİMAN- Oooo, değil mi? Nereden bileyim, tanımıyorum kendisini. Hoş, artık seni bile tanımıyorum.

FERİT- Keriman lütfen saçmalama. Nigar bu saatte arıyorsa…

KERİMAN- Eee? Hasretine dayanamıyor mu?

FERİT- Gerçekten saçmalıyorsun artık dinlemek istemiyorum.

Ferit odaya doğru yürürken Keriman kaplan gibi yolunu kesti. Deli gibi bağırmaya başladı.

KERİMAN- Dinlemek istemezsin tabii. İçeri gidip Nigar’ı mı dinleyeceksin!? Bu kadar kısa zamanda nasıl aklını başından aldı senin ya? İnanamıyorum! Kimbilir ne zamandan beri görüşüyorsunuz? Seni nasıl yoldan çıkardı o orospu, anlat!

Ferit anlık bir öfkeyle Keriman’a tokat attı. Keriman sarsılarak kapıya çarptı. İnanamaz gözlerle baktı Ferit’e. Gözlerinden yaşlar indi. Ferit Keriman’ın acısını görür görmez kendine geldi ve kadına sarılmaya çalıştı.

FERİT- Keriman çok özür dilerim. Keriman çok canın acıyor mu?

Keriman Ferit’in elinden kurtulup odaya gitti. Ferit yıkılmış bir halde kalakaldı.

-o-

Hamza, Nigar sahne aldıktan sonra onun odasına girdi. Oldukça sarhoştu. Kendini koltuğa bıraktı. Boşluğa bakarak bir sigara yaktı. Dumanını tavana doğru üflerken masanın kenarında duran telefona ilişti gözü. Işığı yanıp sönüyordu. Yavaşça kalkıp aldı telefonu. Ferit arıyordu. Kapama tuşuna bastı sinirle. Odadan çıkıp sahneyi görebileceği bir yere gitti. Nigar keyifsizce söylüyordu şarkısını. Sarhoşlarla dolu salona baktı. Hepsinin gözü Nigar’daydı. İyice bozuldu siniri. Birden sahneye doğru bağırdı.

HAMZA- Sesin duyulsun biraz! Zorla mı çıkardılar seni sahneye!

Kalabalık gülüştü. Nigar şarkının ortasında bir anda sustu. Korkuyla baktı Hamza’ya. Hamza yavaş yavaş sahneye yaklaştı.

HAMZA- İşini doğru dürüst yap.

Nigar’ın gözleri doldu ama hemen topladı kendini. Ve tüm gücüyle bir şarkıya başladı. Müzisyenler şaşkınlıklarını atar atmaz şarkıya eşlik etmeye başladılar.

-o-

Nigar programını bitirir bitirmez koşarak geldi odasına. Üstünü hızla değiştirip çıkarken masanın üzerinde duran telefonunu gördü. Alıp çıkarken Ferit’in aramasını gördü.

NİGAR- Ulan Hamza, telefonumu kurcaladın demek. Yuh artık!

Koşarak Hamza’nın odasına gitti. Ama Hamza çoktan çıkmıştı.

-o-

Ferit gecenin karanlığında bir parkta oturuyordu. Kafası karmakarışıktı. Keriman’a nasıl olup da vurabildiğini düşünüyordu. Kendini onun yerine koyup düşününce içi acıdı. Ona bu kadar acı çektirdiği için vicdan azabı duyuyordu. Ama bir yandan da hala kendisini niye terk etmediğini anlayamıyordu. Elindeki telefona baktı. Nigar’ı defalarca aramıştı ama açmamıştı. Neden aramıştı acaba? Yarın görürüm onu nasıl olsa diye düşündü. Kalkıp ağır ağır eve doğru yürümeye başladı. Keriman uyudu mu acaba diye düşündü.