896

Kadıköy Moda

İstanbul’un en elit sahil semtlerinden birisi olan Moda’nın tarihi 19’uncu yüzyıla dayanıyor. O dönemde yaşayan İngiliz aileler, bürokratlar, sanatçılar gibi seçkin kesimin pek çoğu İstanbul’da yerleşim yeri olarak Moda’yı tercih etmişler ve semtin bu kadar popüler olması, burada yaşamanın o dönemde çok moda olması nedeniyle semte Moda denmiş. Güneş bu kadar kendini gösterirken, havalar da böylesine güzelken çocukluğumun anıları ile bildiğim bu semti, elimden geldiğince tozlu tarih sayfalarına çok dalmadan size anlatmaya çalışacağım.

Kadıköy Caferağa’da Tavus Sokak’ta bulunan Sultan III. Mustafa İskele Cami, inşa edildiği yıllarda deniz kıyısında olan camiyi 1761 yılında zamanın padişahı III. Mustafa yaptırmış. Mimarı, sarayın başmimarı Mehmet Tahir Ağa'dır. Çarşı içinde yapılan dördüncü camidir. Cami kare planlı, tek kubbelidir. Duvar süslemelerinde Kütahya çinileri kullanılmıştır. Şu an camii restorasyonda ve ziyarete kapalı. Etrafını dört döndüm ama tüm girişler kapalı idi. Yıllardir orada duruyordu içine girmedim. Tam göreyim dedim bu sefer de restorasyona girmiş. Bilgileri kaynaklardan topladim açılınca inşallah görüp doğrulayacağım.

Aya Efemia Rum Ortodoks Kilisesi,
Kadıkoy çarşısının bulunduğu meydanda Rum ortodoks kilisesidir. Elli yıl öncesine kadar bu kilisenin bulunduğu bölge "kilise meydanı" diye bilinirmiş. Romaliıar tarafından öldürülen azize eufemia'ya ithaf edilmiş. Kilisede mum dikmek, bir çeşit dilek dileme ve dua etme yöntemi. Kilisede mumunuzu yakarken yanmış mum üzerinizden değil kandilden yakın. Yani başkasının niyetinden yakmayın.

Surp Takavor Ermeni Gregoryen Kilisesi,
Kadıköy’de Muvakkithane Caddesinde'dir. 1720 yılında inşa edilmiş. Bu harabe şapel, Patrik Abraham zamanında, Harutyan Amira Nordukyan’ın maddi katkıları ile tamir edilmiş ve 4 Temmuz 1814’te ibadete açılmış. Ancak ne yazik ki 1855 yılında kilise yanmış. Erzurumlu Murat Garabetyan’ın maddi yardımları ve Mıgırdiç Kalfa‘nın hazırladığı proje ile yeniden inşa edilmiş. Aziz Kral anlamına gelen Surp Takavor adı ile 1858 tarihinde ibadete açılmış. 1862′de vefat eden Garabetyan ve sonrasında da eşi, kilisenin avlusunda bulunan mabede defnedilmişler. Yillardır Kadıköy’de meydanda görürüm ama bu sefer ısrarla kapıyı çalıp, içeri girmeyi başardım. İyi ki girmişim zira yazıldığı gibi Gotik üslupta yapılmış olan küçük çan kulesi kilisenin en çarpıcı yönü. Ayrica Kilise, klasik Ermeni mimarisi olan kubbeyi desteklemek için kesişen çatılardan farklı olarak, Orta Bizans Dönemi’nde görünen tarz olan kapalı haç planında inşa edilmiş. Orta mekanının üstü yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülüyken, haçın kolları kiremit çatı ile kaplı. Genel olarak sade görünümlü kilisenin sadece giriş cephesi kesme taş ile kaplı.

Osman Ağa Cami
ilk olarak 1612 yıllında Babüssaade Ağası Osman Ağa tarafından inşa edilmiştir.  Caminin mimarı belli değildir. Ahşap yapıya sahip bu cami 1811 yıllında Osmanlı padişahlarından II. Mahmut tarafından yenilemiştir. 1878 yıllında Kadıköy’de çıkan büyük yangın sonucunda cami tamamen yanmış. Daha sonra bugün Kadıköy’de bulunan Osman Ağa cami tekrar inşa edilmiştir. Cami imamı tarafindan önce namaz kılmamiz gerekliği vaazından sonra öğrendiğimize göre caminin bahçesinde bulunan çınar ağacının 200 yıllık olduğu ve caminin hergün 2000 kişiye aşevi olarak da hizmet vermekte olduğudur.

Kadıköy Osmanağa’da Ali Suavi Sokak’ta bulunan Surp Levon Ermeni Kilisesi, 1890 yılında ahşap bir şapel olarak inşa edilmiştir. Kilise zamanla yetersiz kalınca 14 Mayıs 1905 tarihli fermanla yıkılıp yerine kagir bir kilise inşa edilerek 1911 yılında ibadete açılmıştır. Çan kulesinde, ayrı boyutlarda dört çan bulunmaktadır. Üç tanesi Venedik’ten getirilmiştir, dördüncüsü ise eski kiliseden kalmadır. Kilise ile ek meskenin plan çalışmaları o zamanlar Kadıköy’de yaşayan devlet mimari Bogos Bey Makastar’a aittir. Genelde kiliseler cemaatinin azlığından muhtemelen hafta içleri kapılarinı kapatıyorlar, çok ilginçtir ki bu kilise hafta ortası ve gündüz saati açik idi.

Süreyya Sineması
, Kadıköy Bahariye Caddesi üzerinde bulunan, eski İstanbul milletvekillerinden  Süreyya İlmen (Süreyya Paşa) tarafından yaptırılıp 6 Mart 1927 tarihinde açılmış opera bınası. Adından da anlaşıldığı gibi benim gençligimde sinema idi. Kırmızı koltukları, locaları ve harika suslemeli tavani ile yeri dordurulamaz bir sinema, opera binası. Bu arada bölgeye ilk sinemayı kuranlar buraya yerleşen Yahudiler imiş.

Yıllardır önünden geçerim ama daha bugüne kadar farketmediğim Kadıköy Caferağa’da General Asım Gündüz Caddesi üzerinde bulunan Köçeoğlu Hamamı Kemer ve Duvar Kalıntısı, 1840 yılında Köçeoğlu ailesinin mülkü olarak daha sonra dönemin Osmanlı sultanlarına kredi verecek kadar zengin bir banker olan saray sarrafı Agop Köçeoğlu adına inşa edilen hamamdan geriye kalan kısımdır. Köçeoğlu Hamamı 1960’lara kadar faailyet göstermiş. Şu an sadece kemerli avlu kapısı ile bir miktar duvar kalıntısı var.

Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi,
Kadıköy boğa heykelinden Moda'ya giden tramvay yolu üzerinde sağda General Asım Gündüz Caddesiyle Hacı Şükrü Sokak arasındaki asırlık kilise. 1902 tarihlerinde Patrik III. İoakim ve Kadıköy Metropoliti Yermenos tarafından inşa ettirilen kilisenin bahçesinde Metropolit Yermanos gömülüdür. Yapının mimarları G. Zahariadis ve Belissarios Makropoulos'tur. Kilise neo-Bizans ve neo-Rönesans üsluplarında inşa edilmiştir. Ayia kutsal demek. Triada ise Baba-Oğul-Kutsal Ruh anlamına gelir. Burada baba Tanrı, oğul İsa, kutsal ruh ise Tanrının Ruhu anlamındadır. Üçü birden Tanrıyı temsil eder. Kilise cok ısrar etmemize rağmen pazar günü gelin, pazar denilerek görmemize izin verilmediği de okudugum kaynaklardaki bilgilere göre. Tepeden bakıldığında kilise haç şeklindedir. Ancak 4 kalın ayak ile taşınan kubbe ve ona destek olan yarım kubbeler cami mimarisindeki taşıyıcı sistemi anımsatır. Dıştan bakıldığında göze çarpan iki gösterişli çan kulesi yapıyı goz alici hale getirmektedir.

Bahariye’de Kuzu Kestanesi Sokak’ta bulunan Hariciye Nazırı Reşit Paşa Köşkü, Osmanlı’nın son dönem hariciye nazırlarından (dış işleri bakanı) olan Reşit Paşa’ya aitti. Reşit Paşa, Osmanlı’nın en zor dönemlerinden biri olan 1. Dünya Savaşı sonrası nazırlık yapmıştı. Köşk, paşanın 1924’deki vefatından sonra bir süre Bahariye İlkokulu olarak kullanılmış. Şu an Kadıköy Kaymakamlık Binası olarak kullanılıyor. Bahariye ilkokulu halen caddeye bakan ön taraftaki binada ögrencileri ile ayakta.

Özgen Berkol Doğan’ın anısına Caferağa Mah. Moda Cad. No:6/1 kadıköy'de açılmış, içinde başlıca bilimkurgu olmak üzere, edebiyat, fantastik kurgu, bilim ve daha farklı bir çok alanda 15.000 adet kitabın ve kaynağın bulunduğu  kütüphane. Türkiye’nin ilk ve tek Bilimkurgu Kütüphanesi. Kütüphanede sadece Türkçe değil; Vietnamca, Hintçe, Korece, Rusça, İtalyanca, Arapça, Azerice, Sırpça, Ermenice, Hemşince, Yunanca, Polca/Lehçe, Norveççe, Endonezce, İbranice, Danca, İspanyolca ve Tayca gibi bilimkurgu ve fantastik edebiyat eserleri de bulunmaktadır.

Köşkleri, yalıları, villaları ile ünlü Moda’dan Agah Bey Köşkü…  Köşkün ilk sahibinin Agah Bey olduğu söyleniyor. Bahariye’de Şair Latifi Sokağı ile Sefa Sokağı’nın kesiştiği noktada bulunan Kadıköy’ün en güzel köşkü. Varoluşçu filozof Sartre; “İnsan her zaman hikayedir,  kendisinin ve başkalarının hikayeleriyle çevrelenmiştir. Hikayeler sayesinde anlar başından geçenleri ve bunları anlatarak tekrar yaşar,” der. Muazzam köşklerde yasanmış bir hazin hikaye daha…Köşkün genç ve güzel bir sahibesi varmış. Bir bunalım sonucu tabancayla bu köşkte intihar etmiş. Olay 2000 yılının Aralık ayında gerçekleşmiş ve medyaya “Fenerbahçe’yi sarsan intihar” “Şüpheli intihar” olarak geçmiş. Tarihi yapan yaşanmışlıklar ve hikayeyi yazanlarin hayat tarzları…

Bir tahta oymacılık sanatı harikası Bursalı Rıza Bey’in Köşkü. Bahariye Şair Latif Sokak’ta başka bir harika eser. Zamanında Bursa’nın ileri gelenlerinden Rıza Bey’e ait olan, köşkün en çarpıcı detayı tamamen el işçiliği ile yapılmış ahşap ön cephesi. Köşkü kendisi yaptırmamış ama 1924 satın aldıktan sonra köşkün ön cephesini kendisi süsleterek, köşkü yeniden yaratmış.

184 adet kitabın yazıldığı ev Cemal Kutay’ın Evi.  Bursalı Rıza Bey’in Evi’nin karşısında bulunan 28 numaralı köşk, tarihçi-yazar Cemal Kutay’a ait. Köşk, 1899 yılında Ermeni Patriği’nin ikametgahı olarak yaptırılan birkaç köşkten biri. Ama Patrik, burada hiç oturmamış. Bartınlı bir yumurta tüccarına satmış. Evi, 1946 yılında Cemal Kutay satın almış. Kutay, bu evde 184 adet kitabını yazmış.

Görkem ve trajedi evi Doktor Mahmut Ata Bey Evi. St. Joseph Fransız Lisesi’nin ve Kadıköy Anadolu Lisesi’nin kalıntılarını izleyerek aşağı doğru yürüdüğünüzde sağ tarafta denize doğru giden Şifa Çıkmazı'nda ünlü jinekolog Dr. Mahmut Ata Bayata’dan, Lev Troçki’ye kadar bir çok ünlünün meskeni olan, bir dönem Moda Koleji olarak eğitim verilen Doktor Mahmut Ata Bey evi göreceksiniz. Zamanında Kadıköy’ün en ünlü kadın-doğum uzmanıymış. Şifa Sokağı’nda bulunan köşkünü 1930 lu yıllarda yaptırmış. Köşkte hem kendisi oturur, hem de binanın bir katında kurduğu 6 yataklı hastanesini işletirmiş. Kitaplarda anlatınlara göre hayli şatafatlı bir hayat yaşamış. Kadıköy sokaklarında iki kapılı spor arabasıyla gösterişli sürat denemeleri yapmasıyla ünlüymüş. Çok gezen mi bilir? Yoo çok gezen üzülür. İşte bir hazin son daha: “Mahmut Ata Bey’in ailesi pek az insana nasip olan görkemli bir hayat sürdükten sonra feci bir şekilde çökmüş, geride hiç kimse kalmadan yok olup gitmiştir.” Ev şu an ne yazik ki party house olmus. Boyle guzel tek tük kalmış yapıların bu şekilde kullanılmasına üzülüyorum.

Ruşen Ağa Sokak 18/A’daki Sarıca Apartmanı, Rum mimar Constantine P. Pappa’nın semte bıraktığı birçok eserinden biri. Saray doktorlarından Sarıcazade Arif Paşa’nın yönlendirmesiyle yapılmış. Arif Paşa, 1900’lerin başlarında, bu apartmanı ailesinin yaşayacağı ve kalan daireleri de semtin levantenlerine kiralayacağı şekilde yaptırmış. En üst katında çamaşırhanesi bile var. Apartmanın içine girip gezin çünkü içerde her tarafında ayrı bir detay göze çarpıyor ve içine girene kadar bu denli büyük olduğu anlaşılmıyor.

Çağdaş Türk kari­katür sanatının ilk ustası sayılan Karikatürist Cemil Cem, Cem Sokak’ta Assompsion Kilisesi’nin karşında bulunan Cemil Cem Köşkü'nde yaşamış. Cemil Cem tarafından 1937 de satın alınan köşk, 1909 yılında Romanya büyükelçisinin kızları için yaptırılmış iki köşkten biri. Diğeri günümüze ulaşamamış. Bu köşkun hâla Cem ailesine ait olup olmadığını öğrenemedim zira içi restaurant olarak hizmet verdiği yazılı olmasına rağmen onu da göremedim.

Kadıköy Fransız Katolik Kilisesi ya da Notre-Dame de L’Assomption Kilisesi ya da Moda Assemption Fransız Katolik Kilisesi Kadıköy Moda Cem Sokakta bulunan bir Katolik kilisesidir. 1865 yılında tamamlanan binanın mimarı Giovanni Barberini'dir . Kilisedeki ibadet dili Fransızca ve Türkçedir. Kilise bir avlu içinde yer alır. Çan kuleleri kilisenin en gösterişli detaylarıdır. Kilise şimdi hem Süryanilere hem de Katoliklere hizmet veriyor. Her pazar önce Süryanilerin sonra da Katoliklerin ayini yapılmakta. Kiliseyi görmek için kapısını çaldık. Kapıyı çalarken yukarı balkondan bir zenci, daha sonra öğrendigimize göre kilisenin papazı bize yarım yamalak Türkçe ile akşam 18:30’da acılıyor dedi. Biz gelemeyiz görme şansımız var mı lütfen diye ısrar ederken Peder nereden geldiniz diye sordu. İçimizden biri hemen İzmir’den geldik yarın gidiyoruz, dedi. Bu arada sokakta balkondaki Peder ile bağırarak konuşuyoruz. Peder dayanamadı bekleyin geliyorum, dedi. Kapıyı açtı. Bizi içeri aldı ama arkamızdan anahtarla ile kapıyı kilitledi. Ben tedirgin oldum. Bize küçük şapeli önce gösterdi ama ben her kapı arkamızdan kilitlendiği icin rahibin arkasından arkamı kollayarak geziyorum.  Bizi oraya götürüyor, kilitli kapılari açiyor, ışıkları yakıyor, anlatıyor, resim çekmemize yardım ediyor. Hem tedirginim hem de bir yandan da merakla, hic bir şeyi atlamadan da geziyorum. Kendi kendime kızlar ne rahat diye de düşünüyorum bu arada. Sonra Pedere teşekkür ederek kiliseden cıktık. Çıktıktan sonra kızlar ya ben cok korkttum deyince hemen biz de çok korktuk, dediler. Meğer Fidan da içerde başkaları var mı, arkadan biri gelir mi diye sürekli arkayı kontrol ediyormuş. Türkan da çantasında kolonyayı elinde tutuyor, bir şey olursa adamın gözüne sıkarım diye düşünuyormuş. Çıktıktan sonra halimize kahkalarla güle güle yolumuza devam ettik.

Mahmut Muhtar Paşa Köşkü
veya Mermer Köşk;  Kadıköy Moda Caddesi Hacı İzzet Sokak’ta 1870 tarihlerinde bir Levanten aile tarafından yaptırılmış. Bugün Kadıköy Kız Lisesi bahçesinde. I. derece tarihi eser statüsündeki “Mermer Köşk” 1897-1929 yılları arasında Mahmut Muhtar Paşa ve ailesi yaşamış.  Köşk, Paşa’nın mirasçıları tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na satılmış ama ne yazik ki şimdi bakımsız, çürümeye mahkum öyle okulun bahcesinde duruyor. Hatta bahçede konuştuğumuz öğrenciler bunca zaman bu okulun ögrencisiyiz daha içini biz bile görmedik dediler. Sabancı Müzesi’nin bahçesinde gördüğümüz at heykeli ilk olarak bu köşkün bahçesindeymiş. Ceylan heykeli ise Elmadağ’daki Divan Otel’in önünde.

Moda Arif Sarıca Köşkü, 
Moda Caddesi’nden Moda Burnu’na doğru inerken solda, Dondurmacı Ali’nin karşısında kalan, 5 katlı yontma taştan yapılmış köşk. 1903 tarihinde Rum asıllı mimar Constantine P. Pappa  tarafından Arif Sarıca için inşa edilmiştir. Arif Sarıca Sultan II. Abdülhamit’in doktorlarından biri ve Moda’ya ilk yerleşen Türk ailelerinden biridir. Yapı, Moda semtinin bilinen ilk büyük ölçekli yapısıdır. Konağın bahçesi üç metre yüksekliğindeki yığma taş duvarlarla çevriliymis ama su anki gorunumune gore sanki cadde yukseltilmis zira duvar o kadar yüksek değil şimdi. Bodrum, zemin, üç normal kat ve çatı katından oluşan, zengin taş işçiliğine sahip. Binada camlarda perde görünce birileri oturuyor galiba diye düşündüm ama bir yandan da bahçesi, kenarı bakımsız olmaz derken öğrendim ki meğer köşk halen Sarıca ailesine aitmiş ve Devlet Sanatçısı piyanist Ayşegül Sarıca oturuyormuş.

Moda’yı Moda yapan aristokrat ailelerden geriye kalan tek köşk Fredrichi’lerin Evi günümüzde Umman Başkonsolosluğu olarak Fazıl Paşa Sokak’da bulunuyor. Girişteki duvara konulan panoda yazılanlara göre Moda’ya yerleşen ilk Tubini ailesinin uyesi Anet Tubini hayatını İtalyan asıllı tüccar bir aileden olan Fransuva Fredrichi’yle birleştirince Fredrichi Ailesi de Moda’ya yerleşmeye başlamışlar. Uzun yıllar bu köşkte yaşamışlardır. Köşk, Mimarı Constantin P. Pappa.  Tubini ailesi, 19.yüzyılda ticaretle uğraşan, Siroz Adası’ndan Kadıköy’e göçmüş Latin kökenli bir aile. O dönem, ailenin babası Bernard Tubini Galata’da bankerlik yapıyormuş. Mühürdar Caddesi çevresinde malikane ve köşkler yaptırıp, sonradan başka ailelerin de bu semte taşınmasını sağlamışlar. Hatta bu ailenin “Avrupa modasını” yansıtan hayat tarzlarıyla semti meşhur etmesi, bağlık ve bahçelerin imara açılmasıyla beraber“moda” olmaya başlayan semt, “Moda” ismini almış.

Antipa’nin Köskü,
Moda Burnu’nda Ferit Tek Sokağı’nda bulunan çok eskiden Andreas Antipa isimli bir Yunanlı hekime ait olan 2 katlı eski bir köşk. Aslında Dr. Antipa köşkte fazla oturmamış Yunanistan’da hep yaşamış ve orada ölmüştür. Köşkte, I. Dünya Savaşı sırasında Mehmet Ali Paşa adlı bir asker kiracı olarak kalıyormuş. Ailevi bir sebeple bu köşkte intihar etmiş. Sonrasında köşkü Tokyo Büyükelçiliği yapan Ferit Tek satın almış. Sokak, adını bu kişiden alıyor. Para mutluluk getirmez diyenler de var. Bence yalnızlık mutluluk getirmez. Bu köskler, hep yalnız insanlarin hazin hikayeleri ile son bulmaktalar.

Gezilerimde her zaman apartmanlar, köskler ilgimi çeker. Elimden geldiğince onları gezmeye çalışıyorum. Ferit Tek Sokağı'ndaki, Moda Kulübü'nün karşısında, Tubinilere ait Moda Palace otelinin  yerine yapılan başka bir ilgi çekici apartman da Emin Onat’ın 1956-57 yılları arasında tasarladığı Marmara Apartmanı’dır. Bu apartmanın giriş holünde, sanatçı Ercüment Kalmık’a ait panolar bulunuyor.

Ferit Tek ve Osman Güngör sokağındaki eski Moda apartmanlarından biri de Esendal Apartmanı'dır. Apartmanın özellikle girişi mutlaka görülmeli diyorum ama çalacak zil, açacak kapı bulabilirseniz.

Moda’da İngiliz kolonisinin izi olan Mr. Dowson Evi bugün Barış Manço Evi ve Müzesi. Moda denilince 7’den 70’ye herkesin aklına “Barış Manço, 81300, Moda” gelir. Moda’da bulunan Barış Manço Müze Evi, Kadıköy Belediyesi ve Manço ailesinin ortak katkılarıyla 2010’da müze-ev olarak ziyarete açılmış. 19. yüzyıl Viktoryen tarzında mimarisi ile dikkati çeken Barış Manço Müze Evi’nde, Barış Manço ile ilgili eşyalar, kostümler, fotoğraflar sergileniyor. Evin bahcesinde meşhur şarkısı olan “domates, biber ve patlıcan” maketleri bulunuyor.

All Saints Moda Kilisesi
ya da Moda İngiliz Prebiteryen Kilisesi Kadıköy Cafeağa’da, Yusuf Kamil Paşa Sokak’ta Barış Manço Evi'nin tam karşısında. Arada küçücük öyle şirin bir yapı ki, 1878 yılında Moda’da yaşayan İngiliz tüccar Sir James William Whittal yaptırmış. Mimarı Mimar G.E Street’tir. Kilise aile mirasinda olup İstanbul Anglikan Kilisesi’nin gözetimindedir. Etrafı alçak bir duvar ve demir parmaklıklarla çevrili. Girişin hemen üstündeki gül pencere, sivri kemerler, konik çatılı kule ve vitraylar bulunmaktadir.

Küçük Moda Malikânesi demek isterdim ama aslinda Lorando Malikânesi’nin kalıntısı diye yazıyorum. Bir zamanlar Küçük Moda demek, Lorandolar demekmiş. Lorandolar, Moda’nın tarihine yön veren varlıklı ailelerdenmiş. Ailenin reisi Jean Lorando, dönemin önemli sarraflarından ve Sultan Abdülaziz’e borç para verecek kadar zengin bir kişiymiş. Malikanelerini Küçük Moda Burnu’na inşa etmişler. Bu malikâneden şu an önü demir barikat ile çevrilmiş yarısı yıkık bahçe kapısı dışında hiçbir şey ulaşamamış. Kalıntıyı Şair Nefi Sokak’tan Küçük Moda Burnu’na doğru ilerlerken solda görebilirsiniz.

Caferağa, Leylek Sk No:12 Hamit Duru’nun 1961 yılında tasarladığı Moda’daki Leylak Apartmanı, eğer zilleri çalıp kapiıyı açtırabilirseniz görebileceğiniz giriş holü ile çarpıcı bir atmosfere sahip olan apartmanlardan. Ufak bir tatkik, bekleyin asansörü gozleyin, mutlaka apartmandan çıkacak bir sucu ya da usta göreceksiniz. O sırada hemen içeri girin.

Moda Caddesi’nin başındaki Neşe Sokağı semtin en eski cumbalı ahşap evlerine sahip. Kimisi yenilenmiş, kimisi virane bir halde. Yenilenmiş evlerden biri özel bir okul, diğeri hemen köşeyi dönünce göze çarpan büyük sarı bina, 1910’da Kadıköy Rum İlkokulu’nun kız öğrencileri için yapılmış. 1946’dan bu yana ise Moda Kültür Cemiyeti’ne ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda Kadıköylü yoksul Rum ailerine gıda, giyecek, ilaç ve yakacak yardımevi olarak da hizmet veriyor.

Cemal Süreya Sok No:27’deki Başak Apartmanı Cemal Süreya’nın yaşam sürdüğü apartmanmış. Evinin önündeki duvarda kısa şiiri olarak geçen “Hayat kısa, kuşlar uçuyor” yazıli.
Bu da benden bir Cemal Sureya… 

"Kim demiş aşk uğruna ölmek zor? 
Uğruna ölünecek aşk bulmak zor."

Mühürdar Caddesi üzerinde bulunan 1900 yılında bir Rum tarafından yaptırılan Prof. Dr. Şevket Salih Soysal Köşkü, once bir Türk aileye satılmış. Prof. Dr. Şevket Salih Soysal, bu köşkü 1951 yılında satın almış. Yaz-kış yaşadığı bu köşkünün bir bölümünü muayene olarak kullanıyormuş. Kösk şu an bir Anaokulu olarak hizmet veriyor.

Moda’nın kiliseleri, sokakları, tarihi köşkleri, mekânları ve apartmanları ile tanıştığımız bu gezi unutamayacağımız bir anı olarak bir sonraki keşife kadar bizimle kalacak.