1050

Yeldeğirmeni ve Murallar

Yeldeğirmeni Kadıköy’ün içindeki ayrı bir cumhuriyet. Ülkenin en hipster, en sanat kokan, en alt-kültür, en duyarlı mahallesi… 

İstanbul’un ilk apartman semti, dev muralları, tematik kitapçıları, sanatçıların atölyeleri ve yerel tasarımcıların dükkanları ile  bir nevi özerkliğini ilan etmiş popüler mahalle.

Şehir içinde sürprizli keşiflere gönüllüyseniz ve rıhtımdan yukarı doğru yürümek de zor gelmiyorsa haydi biraz mahalle havası almaya!

Anadolu yakasının en güzel semtlerinden biri de kuşkusuz Yeldeğirmeni. Değişimi kucaklayan, kendini sorgulayan, sanatı kalbinin ortasına yerleştirmiş, her geçen gün daha da büyüyen bir mahalle. İsmini ise 18. yüzyılda, I. Abdülhamid döneminde, rüzgârı bol semte un ihtiyacını karşılamak için kurulmuş değirmenlerden alıyor.

Gezimize Ayrılık Çeşmesi'nden başlıyoruz çünkü Ayrılık Çeşmesi Sokağı İstanbul’da yüz yıldan fazla bir zamandır aynı dokusunu koruyabilmiş ender sokaklardan biri. Eskiden Bağdat seferine çıkan insanların buradan uğurlanması ve uğurlayan kişilerin de buradan ayrılmaları sebebiyle çeşmeye bu ad verilmiş.

Ayrılık Çeşmesi Sokağının eski adı Paris Mahallesi idi. Yeldeğirmeni’nde tren yolu ile Ayrılık Çeşme mezarlığı arasında kalan, 100-150 metre uzunluğundaki sokak. Semt “Paris Mahallesi" adını birinci dünya savaşında işgal kuvvetlerinin faydalanması için galatadan getirilerek Ayrılık Çeşmesi’nin ardındaki evlere yerleştirilen hayat kadınlarından almıştır. Paris Mahallesi Türkiye’de Kırmızı Fener uygulamasının yapıldığı belki de tek örnektir.

Yeldeğirmeni’nin adını İstanbul’a duyuran, fotoğraf makinasını alanı Yeldeğirmeni’ne getiren şey hiç şüphesiz murallar oldu.

Rotdaki ilk mural, 15 yıldır graffiti yapan Türk sanatçı Omeria’nın renkli çalışması Rasimpaşa, Ayrılık Çeşme Sokağı No:56‘da bulunuyor.

Mural ve Grafitti arasındaki fark; her ikisi de sokak sanatının bir dalı olmakla beraber, grafittiler, temelde, yerel otoritelerin izni olmadan, bu işten herhangi bir para kazanmadan deyim yerindeyse usulsüzce yapılan gerilla işlerden oluşuyor. Murallar ise grafittilerden ayrı olarak yerel otoritelerden izin alınarak, yasal yollarla ve sanatçıya verilen para karşılığında yapılıyor. 

Ayni sokaktaki ikinci mural, Max On Duty’nin çalışması, Rasimpaşa, Ayrılık Çeşme Sokağı No:50’de.

Bu iki murali gordukten sonra Uzun Hafız Sokağı’na doğru ilerlediğinizde Kadıköy’ün Oyuncak Evi var. Burasi Ecevit Çalışkan ve ailesinin yaşadığı tarihi bina. Binanin dışı oyuncaklarla kaplı ama bu oyuncaklarin hiçbiri kalıcı değil. Ecevit Çalışkan, asması için sürekli yeni oyuncakların kendisine ulaştırıldığını belirtiyor. Bu oyuncaklardan isteyen olursa da seve seve verdiğini söylüyor.

Uzun Hafız Sokak ve İzzettin Sokak arasında Hemidad İsrael Sinagogu, yer almakta. 2017 yılında, Conde Nast Traveler dergisi tarafından "Dünyanın en güzel sinagogları" listesinde yer almış. Sinagog'un ortasında yer alan büyük avize, Yıldız Sarayı Baş Mücevhercisi Aronaci Efendi tarafından açılış töreni için Moda’daki evinden alınıp getirilmiş.

Yeldeğirmeni Mahallesi ve civarının en büyük özelliklerinden biri, İstanbul’da ilk çok katlı apartmanların yapılmaya başlandığı semtlerden biri olması. 

Sinagogun Uzun Hafız Sokağı’ndaki kapısının karşısında Kehribarcı Apartmanı 1909 yılında Yahudi Levi Kehribarcı tarafından yaptirilmis. Kehribarcı Apartmanı 100 yıldır Yeldeğirmeni siluetinde gözüken iki apartmandan biridir.

Yürürken karşımıza Kristy Sandoval’ın kargası çıkıyor. 

Mural yapan sokak sanatçılarının, sanatçı kolektifleri çıkıyor. Bu kolektiflerde, birden fazla sanatçı birleşip toplu olarak bir duvara eser yapabiliyor. Grafitticilerin kendi aralarında çete gibi grupları olabiliyor. Bu grupların bireyleri, birlikte çalışıp her zaman birbirlerinin arkasını kolluyor.

Kafamı nereye çevirsem harika bir eser ile karşılaşıyorum. Tekniğiyle ve sürrealist çizimleriyle (gerçekte olmayan unsurlar ve düşünceler kullanarak, kendi hayal güçleriyle oluşturdukları eserler) farklılaşan 32 yaşındaki Brezilya’lı sanatçı Claudio Ethos’un Mural-IST 2012’ya ait muralı da İskele Sokak No 63’te görülebilir. Sanatçının, çalışacağı duvara bir dilek balonu çarpmış o da bu eseri yapmaya karar vermiş. Az renk kullandığı minimal çalışmasında bir karyola taşıyan fantastik bir sıcak hava balonu, balonu çevreleyen kasvetli siyah ve gri bulutlar yumuşak geçişlerle ve tonlamalarla verilmiş.

Yürümeye devam. Kadıköy Rasimpaşa'da Karakolhane Caddesi'nde bulunan Ayios Yorgios Rum Ortodoks Kilisesi, 1961 yapım tarihi ile Türkiye’de en son yapılan kilise olarak biliniyor. Bahçesinde 15 metre yükseklikteki demir ayaklar üzerinde bulunan çan, zamanın ünlü çan ustası Samatyalı Zilciyan Usta tarafından dökülmüş ve yerine monte edilmiştir.

Aynı sokakta bulunan, 1894 yılında Fransa’dan Türkiye’ye (Kadıköy’e) gelmiş olan Oblates de l’Assomption rahibelerinin 1895 yılında Haydarpaşa da (Yeldeğirmeni’nde) eğitime açtıkları şimdiki adi KEMAL ATATÜRK ORTAOKULU eski adı Aya Eufemia Fransız Kız Ortaokulu’na Kadıköy’ün önemli azizesi olan Saint Euphemie’nin adı verilmiş. Saint Euphemie Okulu yatılı olarak da hizmet vermiş. O yıllarda hepsi paralı kolej olan bu okullarda gelir düzeyi düşük olan Yeldeğirmeni ailelerinin çocukları eğitim görmekte zorluk çekiyor olmalari  ve özellikle kış mevsiminde Moda’daki Notre Dame de Sion, Saint Joseph gibi okullara ulaşabilme zorluğundan dolayı burasi Notre Dame de Sion’un ilk ve ortaokulu olarak faaliyet göstermiş, daha sonra 1906 yılında eğitime açılan Saint Louis Okulu da Saint Joseph’in ilkokulu olarak görev yapmıştır.

Kemal Atatürk Ortaokulu'na arkanızı dönerseniz Jaz’in muhteşem muralını göruyorsunuz. Arjantinli sanatçı Jaz takma adı ile bilinen, Franco Fasoli yaptığı, simetrik yerleştirilmiş, at üzerindeki kılıçlarla birbirine saldıran ve yüzleri görülmeyen iki şövalyeyi hareket halindeyken yansıttığı kırmızı ve kahve tonlarından oluşan güçler çatışması ve ikilik kavramlarını işlediği devasa epik (destansi) murali ‘One Against One’. Ali İsmail Korkmaz Parkı (Gezi parki protestolarina destek amacıyla katıldığı yürüyüşe müdahale eden polis ve karşıt görüşlü gruplar tarafından darp edilerek oldurulen 19 yaşındaki üniversite öğrencisidir) ile yan yana olması tesadüf olmasa gerek. Rasimpaşa, İskele Sk. No:58

Aynı sokakta köşede bulunan Yahudi apartmanlarından olan ve Menase Apartmanı olarak da bilenen Ankara Apartmanı, İskele Sokak ile Taşlıbayır Sokak’ın kesişim noktasında, Celal Muhtar Apartmanı’nın karşı köşesinde bulunuyor. Semtin varlıklı Yahudilerince yaptırılan apartmandır.

Bölgedeki apartmanların büyük bir kısmı Yahudiler tarafından yaptırılmış. Yangına açık ve izolasyonu zayıf eski İstanbul ahşap köşklerinden sonra, taş ve tuğlayla inşa edilen yüksek katlı apartmanlar, Yeldeğirmeni’ni kısa sürede yaşanılmak istenen bir semte dönüştürmüş.

Hemen Ankara Apartmanı’nın karşısında ilk Türk apartmanı olarak geçen Celal Apartmanı’nı göreceksiniz. Adını apartmanı yaptıran kişiden almış. Celal Muhtar Bey doktormuş ve I. Dünya Savaşı döneminde, Hilal-i Ahmer yani Kızılay’ın yöneticiliğini yapmış. Dönemin korkulan hastalığı frengi üzerina yaptığı çalışmalar saygınlığını pekiştirmiş. Kendisi hep bu apartmanda yaşamış.

Kemal Ataturk ortaokulunun yanindaki Notre Dame Du Rosaire Kilisesi (1895)-Yeldeğirmeni Sanat (2014)

Fransız rahibelerin açtığı rahibe okulu, manastır, kilise ve okul binası olarak inşa edilmiş. 1911’deki yangında zarar görmüş. Kadıköy Belediyesi’nin mülk sahiplerinden binayı satın almasıyla, yapı kültür ve değerleri korunarak konser ve sergi alanı haline getirilmiş, 2014’de açılmış. İsteyenler için hala ibadete açık. Yeldeğirmeni Sanat‘ta klasik müzik konserleri ya da film günleri yakalayabilirsiniz.

İskele sokakta Kadıköy'de Kemal Atatürk Anadolu Lisesinin diğer yanında pembe renkli ev Poyraz Karayel dizisinin çekimlerinin yapıldığı bina.

Alman İlkokulu - Osmangazi ilkokulu geçince sağda köşede göreceğiniz apartman, Yeldeğirmeni’nde yapılan ilk Türk apartmanı Ali Bey Apartmani.

Osmangazi İlkokulu karşısındaki Ekrem Bey apartmanı aslına uygun olarak restore edilmiş ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1.Bölge Temsilciliğinin kullanımındadır.

Yeldeğirmeni, İstanbul’un ilk apartman semtlerinden. İskele Sokak’ta bulunan Valpreda İtalyan Apartmanı da İstanbul’un en eski apartmanlarından. Tarihi 1909 olarak biliniyor. 112 yaşında, 4 katlı, 14 daireli. İsmi İtalyan cunku Haydarpaşa Garı’nın yapımında çalışan işçilerin ve mühendislerin İtalyan olması ve bu apartmanda kalmış olmalari. Rivayete gore zamaninda Haydarpasa garina uzanan bir tunelde varmis burada.

Nemlizade Sokak’ta heybetli bir bina olan 1930'lu yıllarda bulunduğu sokakta yeşilliklerin içindeki tek büyük bina olan Ester Apartmanı, Kehribarcı ve Valpreda Apartmanları’ndan sonra Yeldeğirmeni Silueti’nde kendini hissettiren üçüncü büyük binadır. Bugün yıkılıp yeniden inşa edilmiş olan bina bir şehrin dernek binası olarak kullanılmaktadır.

Haydarpaşa Alman Okulu - Osmangazi ilkokulu, 1894 yılında Anadolu demiryolu inşasında çalışan Alman mühendislerin çocuklarını okutmak üzere açılmıştı. 1918 yılında 1.Dünya Savaşı bittiğinde mağlup taraf olan Almanların ülkemizi terk etmesiyle bu okul Osmanlı-İngiliz Mektebi olmuştu. 1935 yılında diğer tüm yabancı okullar gibi bu okul da Türklere bırakılmış. 1950 yılında Osmangazi İlkokulu adını alan okul bugün de bu isimle eğitim hizmetine devam etmektedir. Yani Okul, eğitime başladığı ilk günden itibaren sırasıyla Almanlara, İngilizlere ve Türklere ev sahipliği yapmış.

Valpreda Apartmanı’nın bulunduğu diğer bir sokak olan Akif Bey Sokağı’nı takip edip; Macit Erbudak Sokak ile Taşlı Bayır Sokak köşesinde, Şilili sanatçı Intı’nin muralı karşınıza çıkiyor.

Gezi Parkı direnişinden etkilenerek; omzuna sarı bir kuşun konduğu, elinde elma tutan, bileğinde kuru kafalı bilezik takılı ve kırmızı giysisi üzerinde çeşitli semboller bulunan hayali karakterli resmine “Direniş Hatırası” adını vermiş. Rasimpaşa, Macit Erbudak Sk. No:35

Macit Erbulak Sokağı’nı takip ederek 1970 yılından beri açık olan çeşitli un ve hamur işlerinin satıldığı Tarihi Yeldeğirmeni Simit Fırını’ndan yanınıza aperatif yiyecekler alabilirsiniz. Bir zamanlar burada olan yel değirmenleri kadar eski değil ama 1970’lerden beri odun ateşinde pişirdikleri simitleriyle sevilen bir fırın. Semtte bir zamanlar un üretildiğini hatırlatan bir tek fırınlar kalmış.

Fırını geçince Güney Afrikalı ressam Freddy Sam’in “In Dreams” adlı muralını goreceksiniz. 

Murallar işin büyüklüğüne ve eserin ne kadar detaylı olduğuna bağlı olarak üç günde de bitebiliyor, bir haftada da. Murallar, grafittilere göre çok daha büyük ölçekli oluyor.

Sanatın anlamını görülerek ve hissedilerek bulduğunu ifade eden ve kentin ruhundaki griliği kaldırmayı amaçlayan Güney Afrikalı sanatçı ve aktivist Freddy Sam’in Macit Erbudak Sokak ile Karakolhane Caddesi köşesinde ‘In Dreams’ isimli Afrika’ya göderme yapan murali İstanbul’a hediyesi.. Adres: Karakolhane Cd No:83 Rasimpaşa Mh.

Haydarpaşa Garı inşasında çalışan Alman mühendis ve mimarların kendilerine lojman olarak yaptıkları Sünget Apartmanı. Sünget Apartmanı’nda önde bitişik iki bina bulunmakta ve bu binalara ayrı ahşap merdivenlerle çıkılmakta. Zemin katta iki bina arasında arkadaki iç bahçeye geçiş yolu bulunurken, binalara da bu yoldan giriş kapıları bulunmakta. Binanın arkasındaki iç bahçenin arka sınırında, iki ayrı müstakil daireden meydana gelen bir müştemilat var. Bahçede ise ikisi de tek katlı olan kömürlük ve ortak çamaşırhane banyo bulunuyor. Dairelere sadece WC konmuş, banyo konmamış. İnsanlar banyo ve çamaşır yıkama ihtiyaçlarını bahçedeki ortak banyo-çamaşırhaneyi kullanarak gideriyorlarmış. Burasi ilk yıllar misafirhane, daha sonra devamlı oturulan lojman olarak kullanılmış. Apartmanın girişinden arkadaki müştemilata giden yolda 100 yıllık pişmiş tuğlalara basarak yürüyorsunuz.

İspanyol sanatçı Treze’nin, bir otel duvarını komple kaplayan çalışması. Osmanağa Mahallesi, Reşit Efendi Sokak No:12

Reşit Efendi Sokağı’nı takip ettiğinizde Türkiye’den Writer Material’in Renassiance isimli Osmanağa, Reşit Efendi Sk. No:45’deki mural karşınıza geliyor.

Teyyareci Sami Sokağı’na doğru devam ettiğinizde karşınıza Alman sanatçı Dome’un yaptığı mural çıkacak.

Genellikle siyah-beyaz resimleriyle ve satirik stiliyle (Bir kişi, olay veya durum iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirmek) bilinen Alman Sanatçı Dome’un boyadığı, Nuh’un Gemisi’ni yorumladığı sembolist ve melankolik resim ‘Noah’. Denizde giden bir tekne içindeki başlarında hayvan kafası maskesi taşıyan iki figür antik Yunan vazo resimlerini çağrıştırıyor. Rasimpaşa Mahallesi, Tayyareci Sami Sokak No:10 Misakı Milli Sokak ile Teyyareci Sami Sokak kesişiminde.

Tayyareci Sami Sokak’tan, Misak-ı Milliye Sokağı’na devam ettiğinizde sol tarafınıza baktığınızda Lonal’ın muralını göreceksiniz.

Hırvatistanlı sanatçı Lonac’ın devasa oturan kadın çalışması Rasimpaşa, Kırmızı Kuşak Sk. No:17

Misakı Milli Sokak ile Kırmızı Sokak kesişiminde hemen sağda, geometrik insan figürleri ile ünlü 1979 doğumlu Fransız Amose’nun Yeldeğirmeni’ne hediye ettiği aile murali var. Insan bedenini çizimleriyle ve kullandığı renklerle, boyutlarıyla abartarak geometrik biçime dönüştürüp soyutlaştırıyor. Ne kadın ne erkek, zamansız bir çağda yaşayan orantısız ve gizemli karakterler. Güney Amerika kültüründen ilham alan, basit şekilleri ve grafik çizgileri seven sanatçı resimlerinde sprey boya yanı sıra serigrafi baskı tekniğini (Boyanın rakle ismi verilen bir elekten geçmesi ile beraber hareket ettirilmek suretiyle bir makine üzerinde yapılan baskıya serigrafi denmektedir. Baskı yapılacak malzemeye bu şekilde geçiş sağlanır ve görsel oluşturur. ) uyguluyor. Rasimpaşa Mahallesi, Kırmızı Kuşak Sokak No:12

Arjantinli sanatçı Chu‘nun MURAL IST 2016’ya ait Power&Boundaries isimli soyut murali, Rasimpaşa, Halitağa Cd. No:57’de bulunuyor.

Misak-ı Milli Sokağı’nı takip edip, Nüzhet Efendi Sokak’tan sola dönünce ilk sağda köşede, 30 yaşındaki İtalyan sanatçı Pixel Pancho sprey boyalarla duvarlara yaptığı insanlaşmış robot resimle “erkek çocuk” Bambino’su. Eserlerinde robot figürleri sürrealist (gerçeküstücülük; aklın, her türlü gelenek ve alışkanlıkların denetiminden sıyrılarak, kabul gören gerçekle bağın kesilmesini ve bu gerçek yerine kişinin, kendince bir gerçek yaratma amacı gütmesini savunan bir sanat ve edebiyat akımı) ve fütüristik (bilgi, teknoloji, akıl ve duyguyu kullanarak aslında o geleceği biz tasarlıyor ve tasarladığımızı gerçekleştiriyoruz. Bunun da bir ölçeği yok; bireysel, kurumsal, toplumsal hatta evrensel boyutta yararlanılabilinen bir bakış açısı) ilk mural olma özelliğini taşıyor.  Nüzhet Efendi Sokak No: 37

Rasimpaşa, Nakil Sk. No:17’de bulunan, Avustralyalı sanatçı Fintan Magee’nin, yaptığı, yağmur duası eden insanları muralı var.

Polonyalı sokak sanatçısı M-City tarafından yapılmış, siyah beyaz, distopik mural.  Sablon tekniğindeki (çizilen şeklin şablondan çıkarılarak çoğaltıldığı basit bir baskı metodudur) siyah beyaz resminde dev bir uçan nesnenin içine çektiği polis arabaları konusunu görselleştirmiş. Bilim kurgu kıyamet tasviri mural, 2014’te dünyanın en iyi 20 muralı arasında gösterildi. M-City aynı zamanda grafik tasarımcı, gezgin, amatör mimar ve yardımcı doçenttir. Osmanağa, Talimhane Sk. No:55’te bulunuyor.

Hemen M-City’nin karşısısında da, Osmanağa, Talimhane Sk. No:5’te, Polonyalı mimar ve ressam Sepe ve Chazme kültürlerin, savaşların, politikaların, dinlerin kesiştiği İstanbul’dan esinlenilmiş, mimari çizimleriyle fantastik ve etkileyici bir geometrik formlardaki muralı bulunuyor.

Eylül Sahnesi’nin devamındaki sokakta, Osmanağa, Talimhane Sk. No:2’de, Ukraynalı sanatçı Alex Maksiov’un İstanbul’un martısı ve simidinden esinlendiği murali bulunuyor.

Yol üstündeki İlk ismi Demirciyan Apartmanı olan Tevfik Tura Apartmanı, İstanbul’un ilk apartmanlarından. Kadıköy’e 18. yüzyılda Artvin taraflarından gelmiş oldukları ve ticaretle uğraştıkları tahmin edilen Ermeni kökenli Demirciyan Ailesi tarafından yaptırılmış olan apartmanın yapılış tarihi kesin olarak bilinmiyor. Ama binaya ait en eski kayıtlar 1906 yılında başlıyor. 1938 techiri sonrası apartmana devlet el koyunca, mülk el değiştiriyor. Apartmana şu an ismini veren Tevfik Tura’nın ise kim olduğuna dair kesin bir bilgi yok. Fakat halk arasında, kendisinin, zamanında kadı ve vali yardımcısı olarak görev yapmış biri olduğu söyleniyor. Yapildigi dönemde sahibi Musevi olmayan az sayıdaki apartmandan biri. Ermeni ustaların işçiliği binanin detaylarında ortaya çıkıyor.

Yeldeğirmeni Mahallesinin ismi 17. yüzyılda  I. Abdülhamid un öğütmek için burada  yaptırdığı 4 adet değirmenden geliyor. Tabii o zaman buralar çayır çimen, etrafta rüzgar kesen bina da yok, boğaz esintisi ile değirmenler mis gibi dönüyormuş. Bugün hala mahallede çokça fırınlarının olmasının sebebi de bu değirmenler.

Macit Erbulak Sokağını bitirip sol tarafa Kır Kahvesi Sokağı’na döndüğünüzde Alman Sanatçı Grubu Captain Borderline’nın üyeleri Dabtar & Shanti’nin ve Arlin Graff’ın yaptığı muralı görüp fotoğraflayabilirsiniz.

Gezi Direnişleri sırasında İstanbul’da bulunan Alman Sanatçı grubu Captain Borderline’nın üyeleri Dabtar & Shanti de resimlerinde direnişe yönelik sembollere – penguen, ağaç, barış, müzik vb.- yer verirler. 

B.Shanti ise sağdaki fes ve penguenlerin olduğu muralı yapmış.

Arlin, Mural-IST 2018’in, Brezilyalı katılımcılarından. Kendisinin rengarenk kaplan muralı için adres: Rasimpaşa, Mühendis Sarı Ali Sk. No:24

3 ayrı murala imza atan Türkiyeli sanatçılar Esk Reyn, Nuka ve Wicx’in eserleri de Kadıköy Belediyesi’nin duvarlarını süslüyor. Lakormis, Wicx ve Esk Reyn kolektif bir çalışmayla boyamışlardır.

Murallar, herhangi  bir kişi, kurum tarafından sanatçıya sipariş verilebiliyor. Grafitti de ise Sanatçılar bu işten herhangi bir para kazanmıyor ama şehre imzalarını bırakmış oluyorlar. 

Türkiye’den Ares’in murali, Acıbadem, Bedrettin Sokağı No:5’te görülebilir.

3 Türk sanatçı Rad, Cins ve Canavar’ın ortak projesi olan İsimsizler muralı. Ve yaptıklarını şöyle dile getirirler: Canavar “Zaman imgeleşti, biz boyadık”, Cins; “Üçümüz de daha önceki işlerimizde görülebileceği gibi çevre, zaman gibi faktörleri barındıran bir iş boyadık. Gezi olaylarından henüz yeni çıkmıştık, ama hiç birimiz “penguen” gibi simgeleşmiş imgeler üzerinden gitmek istemedik.”

Yolun sonundaki Halid Ağa Çeşmesi, 

1794 yılında Haremağası Halid Ağa tarafından yaptırılmış olup uc yalaklı ve depolu bir çeşmedir. 1838’de II.Mahmut ve yine 1868’de Sultan Aziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından onarılmıştır. Cumhuriyet döneminde Söğütlüçeşme Caddesi genişletilirken taşınarak Halitağa Caddesi’nin girişine taşınmıştır.

Bir gezinin sonuna daha geldik. Renkler, dokular, eskiler ve yeniler ile Yeldeğirmeni muralları, apartmanlari, vintage mağazaları, kitapçıları, cafeleri, sanat atölyeleri ile birer birer semte konuşlanmış durumda. Kendine münhasır bir “kişiliği” olan Yeldeğirmeni semtini her yönüyle, güzellikleri ile gezip görmeniz için davet ediyorum. Sevgiyle kalın…