Severek Takip Ediyoruz
Takip edildiğimi ilk o gün fark ettim. Migros’tan bir mail gelmişti. Açtım.
Migros’dan en çok aldığınız ürün Sultan Bacı Ahududu Reçeli indirimde’ yazıyordu ve bir de reçelin fotoğrafını eklemişlerdi.
Aaa !!! Demek ki Migros'dan prezervatif almış olsaydım, Migros benim bir kutu prezervatifi ne kadar sürede tükettiğimi biliyor olacaktı.
Migros'un genel merkezinde çalışanların arasında şöyle bir geyik olmasından korktum. "Hey bizim ki yine pudralı tuvalet kağıdı ile bir kutu prezervatif aldı."
O günden beri market indirim kartı kullanmıyorum.
Ama tabii başka takip edenlerde vardı. Digitürk mesela. O yıllardır benim hangi kanalları izlediğimi biliyordu.
Hatta beni bir kez aradıklarında ödüm patladı gittim üstüme daha kapalı bir şey giydim.
Beni aradılar ve Digitürk’e bağlanan hattımda bir problem olduğunu söylediler.
"Yoo yok, yayın var" dedim. "Yayın var ama film satın alamazsınız."
Hemen baktım. Evet film satın alamıyordum.
"Bunu nereden biliyorsunuz ?’
"Buradan görüyorum’!!!!!!
Daha başka neler görebiliyorlar sorusu hala kafamı kurcalıyor. O günden beri Digitürk kutusunun önünde pek yayılarak oturmuyorum. Ne olur ne olmaz.
Takip edenler bu kadarla kalsa iyi… Yok hayır bitmedi.
Kredi kartım !
Bankam neredeyse benim bütün hayatıma şahit. Güneye gitti, güneyden döndü. Hep gittiği cafeye gitti, saçını boyattı, pantolon aldı, sonra o aldığı pantolonu değiştirdi, elbise aldı, kedi maması aldı.
Bankam benim her şeyimi biliyor.
Cep telefonumun hattının öbür ucundaki siyah takım elbiseli adamlar da kimlerle konuştuğumu, hangi sıklıkla konuştuğumu biliyorlar.
Takip edildiğimi fark ettiğimden beri herhangi bir arkadaşımın "neredesin" sorusu bana çok masum geliyor. En azından direkt soruyor, sinsi sinsi değil.
Ayrıca banka, Digitürk, market, cep telefonu hattım nerede olduğumu bilirken o niye bilmesin.
En nihayetinde o en azından arkadaşım.