2783

Abidin Dino mutluluğun resmini yapabildi mi?

Nazım 1961 Nisan’ında Paris’e ikinci kez gittiğinde yanında Vera Tulyakova da vardı. Bu yolculuk bir balayı niteliğindeydi. Paris’te kırk gün kaldılar. Seine nehrinin kıyısında kaldıkları otelde Nazım bir gece Abidin Dino'ya uzun bir şiir yazdı. Nazım'ın mutluluğu sorgulamasının amacı ünlü ressamın yetenekleri hakkında değildi. Eski dostuna yaşadığı vatan hasretini dillendirmekti. Nazım da biliyordu ki, mutluluğun resmine ne tual yeterdi, ne de boya...

Nazım Hikmet’in Saman Sarısı şiirinde Abidin Dino’ya “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin?” dizesiyle sorması üzerine Abidin Dino belki mutluluğun resmini yapamadı ama yazdığı şiiriyle mutluluğu anlatmaya çalıştı.


Saman Sarısı

Seher vakti habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri
perdesi aralıktı

.......................

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
İşin kolayına kaçmadan ama
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil.
Ne de ak örtüde elmaların,
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini.
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?

.......................

varıp gölgesinde yatsak isterdim bu kitabın kâadını yapanlar yazısını
dizenler nakışını basanlar bu kitabı dükkânında satanlar para verip
alanlar alıp da seyredenler bir de Abidin bir de ben bir de bir
saman sarısı, belâsı başımın.

Nazım Hikmet

Şiirin tamamını burada bulabilirsiniz.


Mutluluğun Resmi

Kokusu buram buram tüten
Limanda simit satan çocuklar
Martıların telaşı bambaşkaİşçiler gözler yolunu.
İnebilseydin o vapurdan
Ayağında Varna’nın tozu
Yüreğinde ince bir sızı.
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan
Hasretle kucaklayabilseydim
Seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Başında delikanlı şapkan,
Kolların sıvalı, kavgaya hazır
Bahriyeli adımlarla düşüp yola
Gidebilseydik meserret kahvesine,
İlk karşılaştığımız yere
Ve bir acı kahvemi içseydin.
Anlatsaydık
O günlerden, geçmişten, gelecekten,
Ne günler biterdi,
Ne geceler…
Dinerdi tüm acılar seninle
Bir düş olurdu ayrılığımız,
Anılarda kalan.
Ve dolaşsaydık Türkiye’yi
Bir baştan bir başa.
Yattığımız yerler müze olmuş,
Sürgün şehirler cennet.
İşte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tual yeterdi; Ne boya…

Abidin Dino