4393

Los Angeles'tan Türkiye'ye Yükselen Bir Ses Kutsal Kocer

Türk Rock severlerin yakından tanıdığı ses Kutsal Kocer, Los Angeles'ta kaydettiği yeni single'ı "Döndüm, Durdum" ile yeniden karşımızda...

Biz sorduk, o cevapladı...

Neden "müzik"? 

Müzik bir seçenek değil aslında, bir yaradılış. Doğduğumdan beri içimde olan bir canlı varlık gibi sanki... Çok erken konuşmuşum ben ve çok da erken şarkı söylemeye başlamışım. 7 aylıkkenden itibaren İlham Irem, Seyyal Taner, Füsun Önal şarkıları söyleyerek büyümüşüm. Hatta o zamanın, evdeki makara bant teyplerinde bile kaydım var. Yani şarkı kaydetmeye bile çok erken başlamışım :)

Uzun aralıklarla albüm, single yayımlamayı tercih etmenin özel bir sebebi var mı? Bu zaman aralarında neler yapıyorsun ?  Amerika'da günlerin nasıl geçiyor?

Sanırım sadece ben değil, dünyadaki pek çok müzisyen artık 2-3 senede bir albüm çıkartıyor. Sanırım müzik endüstrisinin bu yüzyılda gelmiş olduğu durum bunu daha mecbur kılıyor. Herşeyin çok hızlı tüketildiği gibi, müzik de çabuk tüketiliyor. Sebebi de çok kolay ulaşılabilir olması. Çabuk tüketilen bir şeyi arada zaman vererek yavaşlatmaya çalışıyorum diyebiliriz. Bir de tabii ki işin maddi boyutları var. Bu kadar çabuk tüketilen birşey, aslında binlerce dolara mal oluyor ve malesef senede bir albüm çıkarmak bile lüks haline dönüşüyor.Boş zamanlarımda hala müzik yapmaya devam ediyorum. Beste yapıyorum, konserlerde çalıyorum. Spor yapmayı çok severim. Aynı zamanda sosyal hayatımda da oldukça aktif bir insan. Politika, hayvan hakları, yakından ilgilendiğim konular. Hiç boş vaktim olmuyor genelde...

Kutsal, bugüne kadar kaç albüm yayımladın? 

İlk albümüm Susuzluğun Geçti Mi?, 2001 yılında yayımlandı. Daha sonra 2008 yılında Amerika ve Türkiye'de Çırılçıplak  ve Naked albümlerim yayımlandı. 2013 yılında ise Kalbimin Aydınlık Yüzü isimli EP'im ve 2016'da Döndüm Durdum isimli single'ım yayımlandı.

Bu albümlerin kaydında pek çok ünlü isimlerle çalıştım. Bunlardan bahsedebilir misin? 

Tabii.. İlk albümde Türkiye'nin sayılı rock gitarist ve prodüktörlerinden Serdar Öztop ve Alper Çakır ile çalıştım. Amerika'ya taşındıktan sonra yaptığım albümlerde ise, Grammy ödüllü ses teknisyenlerinin yanı sıra, Pat Torpey davul (Mr.Big / Davul ), Vashon Johnson bas (B.B. King, Mary J Blige, Whitney Houston, Miley Cyrus) çalarak kayıtlarda yer almıştır.

Bestelerini yaparken sana neler ilham kaynağı oluyor?

Bestelerimin yüzde doksanı yaşanmış şeylerden çıkıyor. Ya benim ya da çok yakınımdakilerin başına gelmiş olaylar beni etkiliyor. Bunlar da genelde mutlu değil ama hüzünlü ve beni derinden etkileyen olaylar oluyor...

Ailen senin müzisyen olmanı desteklemiş miydi? 

Müzisyen olmamda teyzemin payı büyüktür. Doğduğumdan beri kulağima söyleyip, öğrettiği şarkılar ile öğrenmeye başladım müziği. Daha sonra iş okullarda aldığım enstrüman dersleri, korolar. Üniversiteden mezun oluncaya kadar kimse karışmadı müzik hayatıma, genelde hep destek oldular. Ama üniversiteden sonra bunu meslek olarak seçeceğimi anlayınca babamın bazı endişeleri oldu. Fakat birkaç sene sonra, o endişeler de azaldı :)

Mümkün olsaydı geçmişten ya da bugünden, hangi şarkıcılarla beraber sahne almak isterdin? 

Beni etkileyen 4 önemli kadın müzisyen var hayatımda, onlarla sahne almayı çok isterdim.

Tina Turner, Janis Joplin, Melissa Ethridge ve Pink ...

Bu sıralar en çok kimleri dinliyorsun ?

Burada da rock müzik maalesef çok aktif değil. Endüstri, son 10 yildır rock müziği desteklemiyor. Benim en sevdiğim 2000'lerden sonra gelen Rock şarkıcısı Pink. Bunun dışında akustik/pop rock yapan gruplar daha önde. Onlardan da sevdiklerim var, Mesela Mumford and Sons, Killers, Snow Patrol, Cold Play, Augustana, sevdiğim gruplardan...

Amerika'da olmaktan mutlu musun? 

Evet, burada mutluyum ama ülkemi de çok özlüyorum. Orada konser vermeyi de özlüyorum. Bu yaz geldiğimde, tekrar dinleyicilerimle buluşmayı ümit ediyorum.

Oradan baktığında Türkiye'deki yeni nesil müzik ve müzik sektörü nasıl görünüyor? 

Gerçeği söylemek gerekirse, yeni çıkan herşeyi takip edemiyorum. Ancak bir grup ya da solist çok öne çıkarsa, benim de haberim oluyor. Fakat son 5-6 yildir ortaya çıkan arebesk rock tarzını hiç sevmiyorum, diyebilirim.

Türkiye ve Amerika'daki konserleri teknik, seyirci, organizasyon açısından nasıl değerlendirirsin? Amerika'daki konserlerinde nasıl tepkiler alıyorsun? Türkiye'deki konserlerine göre en çok neyi özlüyorsun? 

Türkiye'de de, burada iyi ses teknisyenleri var. Kötüleri de var. Ayrıca mekanın akustiğine de bağlı. Yalnız buradaki müzisyenler genel olarak daha çalışkan diyebilirim. Provalara parçaları öğrenip de geliyorlar mutlaka, Türkiye'de ise bunu yapan müzisyen sayısı az. Konser organizasyonları ise farklı. Bar konserleri bile "booker" denen kişilerin elinde. Büyük konserler ise genelde o konseri ya da festivali düzenleyen firmaların elinde. Bir başka fark da, burada herhangi bir barda düzenli olarak çalamazsınız. Her konser için ayrı organizasyon gerekiyor.Amerika'daki konserlerime tepkiler gayet iyi. Hem buradaki Türk, Avrupa'lı ve Amerika'lı kişiler izlemeye geliyor, hem de online yayın yaptığımızda Türkiye'deki dinleyicilerimizin de bizi dinleme imkanı oluyor. Türkiye'deki konserlerime göre en çok özlediğim şey, orada beni dinlemeye gelenlerin, uzun suredir beni takip eden, eski şarkılarımı bilen dinleyiciler olması. Böylece daha sıcak bir hava oluşuyor. Amerika'daki konserlerde ise, genelde meraktan gelen ya da müziğimi son 4-5 senedir tanımış insanlar oluyor.

Son olarak seni takip eden ve müzikle ilgilenen gençlere ne tavsiye edersin?

Müzik dünyanın en güzel şeyi, fakat eğer profesyonel müzisyen olmak istiyorlarsa, kendilerini taşlı ve dikenli bir yolun beklediğini bilerek bu karar versinler. Çünku müzik endüstrisi hem zamana ve onu kontrol eden insanlara göre değişen, hem de teknolojinin gelişmesinden en çok etkilenen sanatlardan biri. Yani her zaman kaygan bir zemin üzerindesiniz..

Teşekkür ederiz...

Döndüm Durdum Video Klibi

https://www.youtube.com/watch?v=50pF7D9GRzo