1703

Nigar'ın 40. Günü

Nigar kendisini götürecek olan taksiye bindi. Karanlıkta ilerleyen aracın ışığında kucağında çocuğuyla yürüyen Mehtap’ı görünce şöförün omuzuna vurdu. 

NİGAR- Dur, az dur şurada. 

Araba durunca Nigar inip Mehtap’ın yanına koştu. Mehtap çocuğun ağırlığından yavaş yavaş yürüyordu. 

NİGAR- Mehtap! Mehtap beklesen biraz. 

Mehtap kendisine doğru koşan Nigar’ı görünce durdu. 

MEHTAP- Ne istiyorsun be! 

NİGAR- Nereye gidiyorsun? 

MEHTAP- Cehenneme! Sana ne? 

NİGAR- Gecenin karanlığında çocukla yürünür mü? 

MEHTAP- Sana ne ulan, sana ne! 

NİGAR- Bağırma çocuğu uyandıracaksın. 

Gel hadi bırakalım seni. Bak üşümüş çocuk.Mehtap acı dolu bir kahkaha attı. 

MEHTAP- Ne oldu? Acıdın mı bize? Defol git şurdan! Hamza’yı ayartmadan önce düşünseydin bunları! Kimseye ihtiyacım yok benim, defol! 

Mehtap hızlı hızlı yürüyerek uzaklaştı. Nigar üzgün bir ifadeyle tekrar bindi taksiye. 

ŞÖFÖR- Abla uğraşamazsın bu pavyon kırıntılarıyla, sen kendi işine bak. 

NİGAR- Asıl sen kendi işine bak. 

 -o- 

Nigar eve girdiğinde neredeyse gün ağaracaktı. Annesi uyuyordu. Usulca geçti odaya. Içeri gittiğinde Lale’nin orada uyuduğunu hatırladı. Sessizce soyunup pijamalarını giydi. Lale’nin yanına kıvrılıp uyudu.

 -o- 

Sabah Sinan’ın neşeli sesiyle uyandığında Lale’nin kendisini seyrettiğini fark etti. 

SİNAN- Hadi kalkın artık ya! Çayı demledim, masayı kurdum. Kalkın biriniz bir omlet falan yapın! 

NİGAR- Vay be! Aslanım benim! Şimdi sana omletin kralını yapacağım. 

Sinan dışarı çıkınca Nigar yattığı yerden kalktı. 

NİGAR- Kızım hadi sen de hazırlan okula geç kalma. 

LALE- Hala sana bir şey sorabilir miyim? 

NİGAR- Sor kuzum. 

LALE- Sen makyaj mı yapıyorsun? 

Nigar tedirgin baktı kıza. 

NİGAR- O da nereden çıktı? Ne makyajı? 

LALE- Ne bileyim, sanki gözlerinde sürme varmış gibi. 

Bir de parlak simler vardı alnında. 

NİGAR- Hahaha, ilahi Lale. Daha anlayamadın mı halan doğuştan makyajlı, doğuştan güzel! 

Yastığı fırlattı. 

NİGAR- Kalk tembel kalk hadi, bırak gevezeliği! 

Lale gülerek çıktı odadan. Nigar derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştı. Aynada kendisine baktı. Gerçekten de göz altlarında kalemin izi vardı. Eliyle sildi. 

 -o- 

Kahvaltıda herkesin neşesi yerindeydi. 

NİGAR- Ay anne ne güzel bir şeymiş hazır kahvaltıya konmak. 

SİNAN- Ama bu alışkanlık haline gelmesin lütfen hanımlar. Arada bir tamam. Gerisi sizde. 

Hepsi güldüler. Nigar göz ucuyla annesine baktı. Onun da keyfi yerindeydi. 

NİGAR- Ne pişireyim akşam size söyleyin. 

LALE- Börek. 

LEYLA- Ispanak. 

SİNAN- Hay sizin hayal dünyanıza… 

NİGAR- Terbiyesiz. 

SİNAN- Köfte yap hala, yanına da dometesli pilav. 

LEYLA- Bir de cacık. 

Tekrar güldüler. 

NİGAR- Hadi sallanmayın geç kalacaksınız. 

LALE- Sen çıkmıyor musun hala? 

NİGAR- Biraz etrafı toplayım çıkacağım. Hadi gidin siz.

 -o- 

Nigar bulaşıkları bitirdikten sonra annesinin yanına geldi. 

NİGAR- Anne… 

LEYLA- Söyle yavrum. 

NİGAR- Bana kızma, kötü bir şey yapmıyorum. İdare et beni biraz daha tamam mı? 

Leyla sarılıp öptü kızını. 

LEYLA- Tamam yavrum. Bir bildiğin vardır senin. 

NİGAR- Var anne. Emin ol. Akşam seni dışarı çıkarayım biraz, hava çok güzel. 

LEYLA- Ah öyle iyi olur ki.Tekrar sarıldılar. 

 -o- 

Nigar çantasına sıkı sıkı sarılmış yürüyordu. Caddeye çıkınca etrafına bakındı. Karşıdaki bankaya girdi. Sıra numarasını alıp oturdu. Tanıdık var mı diye içeridekilere baktı. Sıra kendisine gelince bankoya yaklaştı. 

NİGAR- İyi günler, bir hesap açtıracaktım.

ARKASI YARIN....

Bu eser tüm haklarıyla onbi.tv'ye aittir.