Nigar'ın 36. Günü
Çocuklar ortalığı toplamış, bulaşıkları yıkamışlardı. Hepsi sessizce televizyon seyrediyorlardı. Sinan yan gözle kardeşine baktı. Koltuğa büzüşmüş oturuyordu.
SİNAN- Niye kavga ettiniz halamla?
Lale cevap vermedi. Leyla gözleri kapalı çocukları dinliyordu. Kapının açılma sesini duyduklarında hepsi hareketlendi. Nigar içeri girince hiç birine bakmadan odasına gitti. Çocuklar ne yapacaklarını bilemediler. Nigar pijamalarını giyip yatağa girdi. Işığı bile açmamıştı.
SİNAN- Halam yattı mı yani?
Halasının odasına doğru yürürken Leyla’nın sesiyle durdu.
LEYLA- Rahat bırakın halanızı. Hadi gidip yatın.
-o-
Ferit köşesinde kitap okurken Keriman film seyrediyordu. Göz ucuyla baktı kocasına. Konuşmadan geçen bir gece daha diye düşündü. Kendine kızdı. Neden katlanıyordu bu adama bilmiyordu. Hala Nigar’ı düşündüğü o kadar belliydi ki. “Gurursuz muyum ben?” diye düşündü. Ferit sanki hissetmiş gibi kitabı kapattı. Karısına baktı.
FERİT- Kahve yapayım mı?
Keriman düşüncelerinden sıyrılıp hareketlendi.
KERİMAN- Ben yaparım.
FERİT- Hayır otur sen, ben yaparım.
Ferit mutfağa doğru yürürken arkasından baktı. Az önceki karamsar düşünceleri yok olmuş, içini yine umut parçacıkları kaplamıştı.
-o-
Gece inmişti. Herkesin uyuduğunu anlayınca odasından çıktı Nigar. Annesinin yanına geldi usulca. Leyla uyuyamamıştı. Yavaşça yanına uzandı. Leyla kızına sarıldı, konuşmadan yattılar bir süre.
LEYLA- Kızım, Nigar’ım aldırma sen onlara. Çocuk onlar.
NİGAR- Bilmez miyim anneciğim? Lale’ye tokat attığım için yanıyor içim. Ellerim kırılsaydı da…
Leyla kızını susturur. Bir süre daha yatarlar.
LEYLA- Kızım bir şey soracağım sana.
Nigar doğrulur, yatağın kenarına oturur. Annesinin ne soracağını anlamıştır.
LEYLA- Dur hemen kaçıp gitme. Anlat bana.
NİGAR- Anne.. Anne ben ek iş buldum.
LEYLA- Ne işiymiş bu gece yarıları?
Nigar ne yalan söyleyeceğini bilemez. Ama annesini rahatlatması lazımdır.
NİGAR- Bazı geceler bir yaşlı kadına bakacağım anne.
LEYLA- Kimmiş o?
NİGAR- Mahalleden değil. Bizim konaktaki Hicran buldu bu işi. Bir ana kız var. Kız hemşire, bazı geceler nöbete kalıyor. Onun annesi. Çok yaşlı. Başka da yakınları yok. Eh, bana da üç beş kuruş ek gelir olur diye.
Daha fazla sürdüremeyeceğini anlayınca doğrulur.
NİGAR- Neyse hadi iyi uykular anneciğim. Anla beni, çocuklara para yetiştiremiyorum. Sinan artık üniversitede. Çocuğu harçlıksız yollayamıyorum ne yapayım. Beni idare edeceksin artık.
Annesinin cevabını dinlemeden odasına döner. Leyla üzüntüyle bakar arkasından.
-o-
Ferit kahveleri getirip Keriman’ın yanına oturdu.
KERİMAN- Teşekkür ederim.
FERİT- Afiyet olsun. Keriman, Lale iyi mi?
KERİMAN- İyi. Çok içine kapanık bir çocuk ama onun dilinden konuşunca açılıyor.
FERİT- Bir derdi mi var acaba?
KERİMAN- Tam olarak bilmiyorum ama bir şeylerden utanıyor gibi. Belki de sadece annesini babasını özlüyordur.
Ferit boş bulunur.
FERİT- İşte o imkansız. Ailesi öldüğünde o daha bebekti.
Ferit kırdığı potu anlamıştı. Keriman sessizce kahvesinden yudum aldı.
KERİMAN- Ferit…
Ferit karısına baktı.
KERİMAN- Ferit sana bir şey sormak istiyorum. Bir çocuğumuz olsun ister miydin?
FERİT- (suratı asılır) Keriman, bunu daha önce de konuşmuştuk biliyorsun. Ben çocuk istemiyorum.
Keriman kıpkırmızı olur. Kahveyi usulca sehpaya bırakır. Ayağa kalkar.
KERİMAN- Özür dilerim. İyi geceler.
Keriman çıkınca Ferit derin bir iç geçirir. İçi sıkılmıştır. Bu oyunu artık sürdüremeyeceğini anlar.
ARKASI YARIN....
Bu eser tüm haklarıyla onbi.tv'ye aittir.