Nigar'ın 34. Günü
Nigar, Selma’nın kapısının önünde durdu, gözyaşları inmek üzereydi. Kapıyı çaldı. Selma kapıyı açınca Nigar artık gözyaşlarını bıraktı.
SELMA- Kız ne oldu? Gel içeri gel.
Selma arkadaşının koluna girip onu mutfağa götürdü. Nigar mutfaktaki tabureye çöküp gözyaşlarını sildi.
NİGAR- Bıktım ben Selma, bıktım. Ne yaparsam yapayım bu çocuklara yaranamıyorum.
SELMA- Dur bir kahve yapayım sana.
-o-
Leyla yataktan doğrulmaya çalışırken Sinan kapıyı çaldı.
LEYLA- Lale, kapı çalıyor kızım! Lale!
Lale’den hiç ses gelmeyince Leyla bacaklarını aşağı indirmeye çalıştı. Kapı hala çalıyordu.
LEYLA- Lale!
Bacaklarını aşağı doğru indirirken dengesini kaybetti ve yere yuvarlandı. Kadının düşme sesiyle birlikte Lale odadan fırlayarak geldi. Yaşlı kadın yerde acı çekerek yatıyordu. Lale babaannesini yerde görünce çığlık attı. Sinan çığlık sesini duyunca panikle anahtarını aradı, kapıyı açıp içeri girdi.
LALE- Sinan koş çabuk!Sinan koşarak babaannesini kaldırdı.
Lale’nin yardımıyla yatağa yatırdılar. Leyla’nın canı acıyordu.
LALE- Babaanne iyi misin? Neren ağrıyor?
LEYLA- İyiyim kızım merak etme, kolumu çarptım herhalde.
SİNAN- Halam nerede?
Bu soru üzerine Lale ve Leyla sustular. Sinan onların ağlamış suratlarını o an fark etti.
SİNAN- Ya ne oldu size be? Niye ağladınız? Halam nerede?
Leyla camdan dışarı baktı, Lale utançla başını öne eğdi.
SİNAN- Konuşsana kızım, halama bir şey mi oldu? Babaanne ne oluyor ya?
-o-
Selma kahveleri masaya bırakıp mutfağın en üst dolabından yarım paket sigara çıkarttı. Karşılıklı yaktılar. Nigar öksürmeye başladı.
SELMA- Alışamadın gittin be Nigar.
NİGAR- Bir bu eksik kalsın boş versene.
SELMA- Yine ne oldu kız? Ne istiyorlar?
NİGAR- Bir şey istemiyorlar. Bugün iş dönüşü Ferit’i gördüm.
SELMA- Eee? Konuştunuz mu?
NİGAR- Ne konuşması? Karşılaştığımız anda Keriman’la Lale geldi. Keriman’ın suratını görecektin. Sanki adamı koluma taktım götürdüm.
SELMA- Deli bu kadın. yıllar geçti, hala…
NİGAR- Derdim o değil. Asıl Lale’yi görecektin. Suratı darmadağın oldu. Beni adamı ayartmakla suçladı.
SELMA- Ne diyorsun? Bak şu nanköre ya!
NİGAR- Evi dağıttı öfkeden. Ben Keriman’ı üzmek için yapıyormuşum. Dayanamadım tokat attım.
SELMA- Oyy, vurdun mu kız gerçekten?
NİGAR- Sorma. Dayanamadım o kadar hakarete. Ama şimdi içim cız ediyor. Çarptım kapıyı çıktım.
SELMA- Boş ver, iyi yapmışsın. Anlasın.
Kapı zilinin sesini duyarlar. Panikle sigaraları söndürürler. Nigar hareketlenir.
NİGAR- Hayri geldi herhalde. Ben gidiyorum.
SELMA- Tamam uğrarım gece.
NİGAR- Yok boş ver ev gergin zaten. Konuşuruz sonra.
SELMA- Nigar ne diyeceğim, annen bugün gece nereye gittiğini sordu haberin olsun. Uyumuyormuş her halde. Dikkatli ol.
Nigar ne diyeceğini bilemez. Selma kapıyı açarken Nigar ayakkabılarını giyer.
HAYRİ- Neredesin kız? Ooo, Nigar hoş geldin, nasılsın?
NİGAR- Nasıl olayım Hayri, hayat yorgunluğu işte. Hadi iyi akşamlar size.
HAYRİ- Otursaydın ya, ben geldim diye gidiyorsan…
NİGAR- Ne alakası var? Çocuklara yemek yapacağım daha.
O sırada çocuklar koşarak geldi.
AYŞE- Babam hoş geldin.
HAYRİ- Hoşbulduuuk.
Nigar onların sevgisine bakar.
NİGAR- hadi iyi akşamlar size.
Nigar çıkınca kapı arkasından kapanır. İçeriden mutlu çocuk sesleri duyulmaktadır.
ARKASI YARIN.....
Bu eser tüm haklarıyla onbi.tv'ye aittir.