1628

Nigar'ın 30. Günü

Yarı uyur yarı uyanık geçirmişti gecenin kalanını. Dün gece olanları düşünmekten kendini alamamaktaydı. Nasıl bir şeye bulaştım ben diye düşündü. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi fırladı yataktan. Gün ağarmaya başlamıştı. Hemen çantasından dün kazandığı parayı çıkardı. İçinden yüz lira ayırıp kalanını diğer parayı sakladığı yere koydu. Bir an durup bütün parayı çıkardı. İlk defa evinde bu kadar para vardı. Yatağın kenarına oturdu. Yine gidecekti pavyona. Daha çok para kazanacaktı. Çocukların geleceğini kuracaktı. Artık ne Hamza’dan ne de o sarhoş sürüsünden korkmamaya karar verdi. Çocuklara istedikleri her şeyi alacaktı. Onlara gençliklerini doyasıya yaşatacaktı. Bir yolunu bulacaktı. Parayı dolabın dibine sakladı özenle. Bankada bir hesap açmaya karar verdi. Eğer Sinan bu parayı bulursa işin içinden çıkamazdı. Camdan dışarı baktı. Birazdan çocuklar uyanır diye düşündü. Odadan çıktı. 

 -o- 

Domatesleri doğradıktan sonra çayı demledi. Yumurtaları çırparken çocukların alarm sesini duydu. Birazdan kalkarlar diye düşündü. Kahvaltı tabaklarını alıp salona gitti. Leyla uyanmıştı. Tabakları masaya koyup gidip yanına oturdu. 

NİGAR- Günaydın anacığım, güzel uyudun mu? 

LEYLA- Eh işte.NİGAR- Niye? 

LEYLA- İnsanın yavrusu içeride ağlarken hangi ana rahat uyur Nigar’ım? Doğurmadın ama iki çocuk büyüttün sen. 

Nigar, çocuklar duydu mu gibisinden tedirgin bakar kapıya. Yavaş sesle, 

NİGAR- Söz bir daha ağlamayacağım anneciğim, rahat ol. 

LEYLA- Neredeydin dün gece Nigar’ım? Öldürme beni meraktan. 

NİGAR- Meraklanacak bir şey yok annem. Anlatacağım, söz. Hadi çocuklar uyanmadan kaldırayım seni, elini yüzünü yıka. 

Nigar, annesini yavaşça yataktan indirirken Sinan’ın sesi duyulur içeriden. 

SİNAN- Oooo, kahvaltıya bak be! Bayram mı bugün? 

Sinan salona gelip sırıtarak baktı halasına. 

SİNAN- Halaa? 

NİGAR- Çok konuşma sıpa yardım et de babaanneni tuvalete götürelim. 

Sinan koşup babaannesinin koluna girer. Sırıtması devam etmektedir. 

NİGAR- Ne sırıtıyorsun len? Sanki her zaman aç gönderiyoruz seni! 

SİNAN- Ne bileyim, hem yumurta, hem sucuk. 

NİGAR- Konuşma da yürü köpek! 

Sinan’ın mutluluğu, Nigar’ın hem canını acıtır hem de güldürür. Evet, bundan sonra bu çocukları hep böyle mutlu edecektir. 

 -o- 

Lale kahvaltı masasını toplarken Sinan elinde bir gömlekle geldi. 

SİNAN- Biriniz şunu ütülese de bu yakışıklı çocuk şık gitse okula olmaz mı? 

LALE- Elin ayağın tutuyor, kendin ütüle. 

NİGAR- Lale doğru söylüyor sıpa, git ütüle çabuk! 

SİNAN- Hadi bu güzel kahvaltının hatırına ütüleyim bari. 

LALE- Niye bu kadar neşelisin sen? 

Randevun var herhalde.Sinan Lale’nin saçını çeker yavaşça. 

SİNAN- Sen anlamazsın kızım, az daha büyü hele. 

LALE- Salak! Hala, şu aptala bir şey söyle ya!

ARKASI YARIN.....

Bu eser tüm haklarıyla onbi.tv'ye aittir.