Nigar'ın 25. Günü
Mutfağa girerken telefonu yine çaldı. Arkasından heyecanla gelen Hicran’a baktı. Telefonu sessize aldı.
HİCRAN- Abla ne yapacağız? Bütün gün canımıza okur artık. Kadına da bak ya, yememiş içmemiş aramış. Sana ne kocası aldatıyorsa dimi ama?
NİGAR- Yani. Aman boş ver, sanki kendisi bilmiyor mu aldatıldığını?
HİCRAN- Biliyor mudur sahi?
NİGAR- Kızım bakma onun çıldırmasına. Bilmez mi? Koynunda yatırdığı adam. Hem bu aldığı ilk haber değil biliyorsun.
HİCRAN- Nasıl katlanıyor o zaman? Benim kocam aldatsa…
NİGAR- Ne yaparsın? Hiç! Çocuğun var.
HİCRAN- O dakika alır çocuğumu giderim!
NİGAR- Bok gidersin! Paran yok, pulun yok.Hicran düşünür biraz.
HİCRAN- İyi de Sabiha hanım niye dayanıyor?
NİGAR- (Gözüyle etrafı gösterir) kızım bu zenginlerde iş daha zor. Sen yine çocuğunu doyurursun, gidersin babanın evine sığınırsın. Kolay mı bu rahatı bırakıp akan musluğu kesmek? Sabiha hanım ne düşünüyor? Aman boş ver yine akşam benim koynuma geliyor diyor. Para bende kalıyor diyor. Yesin içsin gezsin ama eve dönsün diyor. Bu kadar! Zengin ortamdan gidip aybaşı nafaka beklemek istemiyor. De ki ayrıldı, kızı bile gitmez anasıyla. Alışmış bu rahata, umurunda mı babasının anasını aldatması?
Hicran hiç bilmediği bir hikayeyi dinler gibi şaşkındır.
HİCRAN- Vay bee?
NİGAR- Vay ya. Sen işine bak. Akşam adam gelir, kadın bir iki afra tafra yapar. Adam zaten yine yakalandığını duymuştur, elinde bir pırlantayla gelir. Kadın affeder. Zenginlik böyledir. Her şeyden vazgeçilir, paradan vaz geçilmez. Onlar için para gururdan daha mühimdir.
-o-
Kapıda ağlamaktan gözleri şişmiş Sabiha belirir.
SABİHA- Neymiş o mühim olan?İkisi de kadının sesini duyunca korkuyla sıçrarlar.
NİGAR- Ne olacak hanımım? Sağlık tabii ki. Ben de size şimdi kahve yapacaktım tam.
Hicran korkuyla kaçacakken, Nigar onun kolunu tutar.
NİGAR- Hicran, fincanı çıkart.SABİHA- Hadi yap bir kahve, belki iyi gelir sinirlerime. Gelirken öğlen menüsünü de getir de bir bakalım. Aytül hanımlar gelecek, bir iki kurabiye yap önce. Kadın diyette ona göre bir şeyler yap.
NİGAR- Tamam hanımım, siz geçin oturun.
Sabiha çıkacakken Nigar’ın telefonu yine çalar. Panik olur. Hemen kapatır. Sabiha duymaz.
HİCRAN- Kadına bak ya? Biraz önce neredeyse evi yakacaktı, şimdi Aytül’ün diyetini düşünüyor.
NİGAR- İşine bak sen! Git kırılıp dökülenleri topla. Ben bir tuvalete gideyim önce.
Nigar hızla tuvalete gidip kapıyı kilitledi. Hala çalan telefonu sinirle açtı.
NİGAR- Ne var Hamza, ne var! Beni gündüz arama demedim mi? Kovduracak mısın beni?
HAMZA- (ses) Nigar. Ben sadece…
NİGAR- Sadece ne?
HAMZA- Bu gece yarımda seni benim adam alacak köşeden. Onu söyleyecektim.
Nigar bembeyaz olur.
NİGAR- Bu gece mi? Yarın değil miydi?
HAMZA- Bu gece. Yarımda.
Hamza telefonu kapatınca Nigar bir süre kalır. İçini yeniden korku kaplar. Ellerini yıkayıp çıkar.
-o-
Sinan ve Bengü kafeteryada oturmuş kahvelerini içmektedirler. Bengü şımarık şımarık bakar Sinan’a.
BENGÜ- İlk defa baş başa oturuyoruz farkında mısın?
Sinan hafifçe kızarır.
SİNAN- Kahveyi beğendin mi?
BENGÜ- Evet, teşekkürler.
Sessizlik olur.
BENGÜ- Neden benden kaçıyorsun?
SİNAN- Ne kaçması?
BENGÜ- Ne bileyim, çağırdığımız hiçbir yere gelmiyorsun, beni sinemaya götürmüyorsun, hadi onu bırak birlikte bir yere gidip ders bile çalışamıyoruz.
SİNAN- Ne kaçıcam kızım! Öyle denk gelmiş.
BENGÜ- iyi o zaman. Bugün sahile gidelim mi okul çıkışı?
SİNAN- Olur gidelim.
Bengü çok sevinir.
BENGÜ- Ama sadece ikimiz.
SİNAN- Tamam.
Bengü uzanıp sevinçle öper Sinan’ı. Sinan ne yapacağını bilemez, utanmıştır. Etrafta gören oldu mu gibilerinden bakar.
ARKASI YARIN.....
Bu eser tüm haklarıyla onbi.tv'ye aittir.