Nigar’ın 12. Günü
Nigar işten çıktıktan sonra Hamza’nın verdiği adresin olduğu sokağa gelmiştir. Yüzünde korkuyla karışık utanç dolu bir ifade vardır. Burası pavyonların olduğu bir sokaktır. Akşamüstü olduğu için henüz tenhadır. Sokağın başında durup tedirgin bir halde etrafına bakar. Mantosunun yakasını farkında olmadan kapatır. Çantasına sıkı sıkı sarılarak yürümeye başlar. Arada bir elindeki adres kağıdına bakmaktadır. Hamza’nın söylediği pavyonun önüne gelir. Geriye birkaç adım çekilip kapısına ve tabelasına bakar. Bir takım şarkıcı isimleri yazmaktadır. “ Çok da korkunç değilmiş be?” diye düşünür. O sırada içeriden takım elbiseli iki adam çıkar.
NİGAR- Kardeş, bakar mısınız?
FEDAİ- Buyur abla?
NİGAR- Ben Hamza beyi aramıştım.Adamlar sırıtarak süzerler Nigar’ı.
ADAM 2- Ne yapacaksın Hamza beyi?
NİGAR- Beni bekleyecekti…
FEDAİ- Gir bakalım, bekliyor mu?
Adamlar gülüşürler. Nigar ters ters bakarak içeri girer. Kırmızı halı kaplı merdivenlerden iner. Merdiven boyuncu altın çerçeveli aynalar ve şamdanlar vardır. Ortalık oldukça sakindir. Salon kısmına geldiğinde bir an durup etrafı süzer. Masalar düzgün, temiz bir ortamdır. Sahnede saz ekibi sakince bir türküyü çalışmaktadırlar. Nigar, sahnenin olduğu yere doğru ilerler farkında olmadan. Çok hoşuna gitmiştir. Bir an türküyü söylemeyi düşünür. O sırada sütunun arkasından kendisini izleyen Hamza’yı fark etmez. Arkasından gelen sesle irkilir.
GARSON- Buyur yenge, birine mi baktın?
Nigar cevap veremeden Hamza’nın sesi duyulur.
HAMZA- Tamam oğlum sen işine bak. Hoşgeldin Nigar, gel otur şöyle. Oğlum bize çay getir.
Nigar tedirgin gösterilen masaya oturur. Hamza'nın yüzüne bakamaz bir süre.
HAMZA- Hala kızgın mısın bana?
NİGAR- Sana değil kendime kızgınım Hamza, bu durumlara düştüğüm için.
HAMZA- Saçmalama…(gülmeye çalışır) Bak, korktuğun gibi değilmiş değil mi? Öcüler yok.
Nigar gülümsemeye çalışır. Etrafa bakar. Ciddileşir.
NİGAR- İş konuşmaya geldim.
HAMZA- (ciddileşir) Tamam, konuşalım. Haftada üç gece çıkacaksın, en az 8 şarkı okuyacaksın. Gece yarımda sahne alırsın. Sana haftada 1500 lira veririm.
Nigar paranın miktarını duyunca gözleri parlar ama hemen toparlanır.
HAMZA- Seni evden aldırırım eve bıraktırırım hiç merak etme…
NİGAR- (ne diyeceğini bilemez) Peki, ama … bir sürü şey soracaktım sana hepsi uçtu gitti aklımdan. Hay Allah! Ben ne giyeceğim, benim hiç elbisem yok ki?
HAMZA- (gülümser) Orasını merak etme, burada bir sürü elbise var.
NİGAR- Ne söyleyeceğim?
HAMZA- Gecenin gidişatına göre okursun.
Sessizlik olur. Çaylar gelir, ikisi de çaylarına dokunmaz. Nigar yere bakarak…
NİGAR- Ben… Nasıl olacak bilmiyorum Hamza… Bir duyan bir gören olursa, çocukların, mahalledekilerin yüzüne nasıl bakarım ben?
HAMZA- Bana güven Nigar. Burada sana ilişen olursa leşini çöplükte bulurlar. Seni tanıyacak hiç kimse buraya gelmez merak etme. Bizim mahalleden hiç kimse gelmedi bugüne kadar emin ol. Benden çekinirler bilirsin.
Nigar inanmak ister gibidir ama kafası karmakarışık olmuştur.
HAMZA- İstersen sazla bir prova yap hem sahneye ısınırsın ha?
Nigar şaşkınlıkla bakar Hamza’nın suratına.
ARKASI YARIN...
Bu eser tüm haklarıyla onbi.tv'ye aittir.