1778

Savaş Çığlıkları Yükselirken...

Her gün ölümlerin yaşandığı kanlı bir dönemdeyiz yine. Barış sürecinin yerini tekrar çatışma ve ölüm aldı. Adeta 90'lı yıllara geri döndük. Peki ne oldu da üç yıllık sessizlik bozuldu. Neden barış süreci başlatıldı? Neden bozuldu? Artık gençlerimiz ölmesin, analar ağlamasın diyerek başlanan süreç neden bitirildi?

21 Temmuz 2015'te Kobani'ye yardım götürmek için yola çıkan 32 genç, IŞİD'li bir intihar bombacısı tarafında katledildi. Peki nedir bu IŞİD? Karşımıza DAEŞ, DEAŞ, DAİŞ şeklinde de çıkabiliyor. Bazı politikacılarımız ve bazı basın organları değişik versiyonlarını kullanıyor. Hatta aynı politikacılar duruma göre farklı kısaltmayı kullanabiliyor. Türkçesi, Irak ve Şam İslam Devleti. Irak savaşının ilk yıllarında kurulduğu, El-Kaide'ye bağlı olduğu söyleniyor. El-Kaide'nin ise Sovyetlerin, Afganistan işgaline karşı ABD tarafından kurulduğu biliniyor. Usame Bin Ladin'i öldüren de yine ABD. Yani herşey o kadar kirli ki, insan ne diyeceğini bilemiyor. Kim dost kim düşman belli değil. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bir sürü örgüt var ve nerdeyse bütün devletlerin istihbarat teşkilatları birbirlerinin kuyularını kazmak için bu örgütlerle işbirliği içinde. Bugün terör örgütü dediklerine yarın başka birşey diyebiliyorlar.

Böyle bir ortamda ne yazık ki 32 gencimizi kaybettik. Bu katliamı yapanın IŞİD olduğu söyleniyor. Yani Irak ve Şam İslam Devleti denilen örgüt. Ama eylemi yapan kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Yani bu örgüt Türkiye'den kendine militan topluyor. Sınrın bu tarafında ya da öbür tarafında eğitiliyor ve böyle bir eylem gerçekleştirebiliyor. Sonuçta fitil ateşlendi ve yeniden çatışma ortamına döndük.

Biz siyasetçilerden çözüm beklerken durumu daha da karmaşık hale getiren açıklamalar yapılıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu: PKK silah bırakana kadar operasyonlar devam edecek açıklaması yaptı. PKK 30 yıldır silah bırakmamış şimdi mi bırakacak? Sonuçta Abdullah Öcalan'la görüşülüyordu, PKK yetkilileriyle görüşülüyordu, insanlar çözüm sürecine inanmaya başlamışken tekrar başa dönüyoruz. Sanki bu görüşmeler hiç olmamış gibi ya da başkaları yapmış gibi. Adana'da öldürülen polislerin cenazesinin ardından bir grup, saldırıyı düzenleyenlerin hastanedeki cesetlerini almak için hastaneye girmek istedi. Yani ölüye saldıracak hale gelen insanlar var. Genelkurmay Başkanlığı son günlerde terörle mücadele için gönüllü askerlik başvurularının arttığı açıklamasını yaptı. HDP milletvekili Abdullah Zeydan'ın talihsiz açıklaması 'PKK sizi tükrüğüyle bozar'. Yani kocaman bir nefret denizinde boğulmak üzereyiz.

Sosyal medyada yazılan ve paylaşılan şeyler insanı dehşete düşürüyor. Savaşa, öldürmeye meraklı bu kadar insan var mı gerçekten?