3247

Trabzon - Giresun

TRABZON

Yörenin en iyi korunmuş, denizden tepelere kadar uzanan Trabzon Kalesini gezmeden, şehrin 7 km güneybatısında Soğuksu mevkiinde 19. yüzyıl sivil mimari örneği ile yapılmış ve Trabzon halkının Atatürk'e bir hediyesi olan Atatürk Köşkünü ziyaret etmeden, Fatih veya İrena Kulesi olarak bilinen ve cephanelik olarak kullanılan mekanı görmeden Sümela Manastırı gezisi sonrası yol güzergahında bulunan lokantalarda, kara lahana dolması, kayana, Hamsiköy'de Hamsiköy Sütlacı yemeden, Uzungöl'ü gezmeden, tereyağında alabalık  yemden ve tüm Karadenize özgü yemekleri tatmadan... Dönmeyin. 

Sümela Manastırı: Trabzon’da dini yapılar içerisinde en tanınmış olanı Sümela Manastırı’. Araçla Trabzon'dan Rize istikametine doğru gitmek lazım. 30 km. çekmeyen Maçka'ya, oradan da 20 dakikada Altındere Milli Parkı’ndan geçilerek manastıra ulaşabiliriz. Karadağ üzerinde doğal mağaralardan yararlanılarak teraslar üzerine inşa edilmiş bir manastır. Manastıra zikzaklar çizerek zorlu bir tırmanıştan sonra ulaşılabiliyor.

Tarihi M.S. 4. yüzyıla dayanan manastırın ilk temeli, Atinalı keşiş Barnabas ile yeğeni Sopherenios tarafından atılmıştır. Karadağlar’ın en dik yamacına çıkan keşişler burada iki oda kurmuşlar, keşişlerin ölümünden sonra burası Hıristiyanlarca kutsal tapınak olarak kabul edilmiş. 13. yüzyılda Komnenoslar döneminde Sümela Manastırı genişletilmiş ve onarılmış. III. Aleksios zamanında ise, bugünkü manastır 72 oda ve büyük bir kitaplık ile yeniden yaptırılmıştır. Daha sonra duvar freskleriyle süslenen manastır, Osmanlı döneminde manastıra gelir sağlaması için vakıfa verilmiş, haklarının korunması için fermanlar çıkartılmış, özellikle 19. yüzyılda kütüphane, misafirhane gibi ek bölümlerle genişletilmiş. Şu anda koruma altına alınan manastırda, mağara kilisesi yapıların çekirdeğini oluşturuyor. 14. ve 15. yüzyıl fresklerinde İsa ve Meryem’in yaşamından sahneler betimlenmiş. Manastırın ikinci bölümünde keşiş odaları, salonlar, kitaplıklar, kiler, erzak depoları ve tuvaletler yer alıyor. 

Ayasofya Müzesi : Geç Bizans kiliselerinin güzel bir örneği olan Ayasofya Kilisesi, Trabzon İmparatorluğu Krallarından I. Kommenos zamanında inşa edilmiş. İngiliz seyyah Finlay tarafından 1427 yılına tarihlenen çan kulesi ise kilisenin batısında yer alıyor. 

Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethiyle camiye çevrilmiş. I. Dünya Savaşı yıllarında depo, hastane ve yine cami olarak kullanılan yapı restorasyonlardan sonra 1964’te müze olarak ziyarete açılmış. Ayasofya süslemelerinin önemli bölümünü meydana getiren fresklerde İncil’den alınmış konular canlandırılmış.

Trabzon Kalesi : Kıyıdan başlayarak Kuzgundere ve İmaret dereleri arasındaki sırta dek uzanan kale, “yukarı”, “orta” ve “aşağı” hisar bölümlerinden oluşuyor. Bizans temelleri üzerine Osmanlılar tarafından onarılarak, ekler yapılmış. 

İmparator ve soyluların oturduğu iç kaleyi koruyan Yukarı hisarda İmparator Justinianus döneminde yapıldığı sanılan sarayın kalıntıları bulunmakta. Kale Hisar adıyla da bilinen iç kale, kalın surlar ve iki katlı kulelerden oluşmuyor. İç kalenin doğusunda bulunan surlarda, arka arkaya dizilmiş insan kabartmaları ilgi çekici. Yukarı hisar ve iç kalenin devamı olan orta hisarda dinsel yapıları görürüz. Doğu ve batısı hendeklerle çevrili olan orta hisarın dört kapısı kulelerle korunmuş. Zağanos Paşa adı verilen kesme taştan dörtgen planlı burçtan başlayarak kıyıya kadar inen aşağı hisar Osmanlı döneminde de korunmuş olup, hisarın denize kavuştuğu yerde Hadrianus döneminde yapılmış bir liman vardır. 

Kalenin cephaneliği, İç içe geçmiş iki yuvarlak yapıdan oluşan kulede dış yapının iki katı tam olarak ayakta. Üçüncü katın pek az bir kısmı günümüze gelmiştir. İç ve dış yapılarda kemerli 13'er adet pencere bulunmaktadır. Her katta bulunan 13 pencere sık ve muntazam aralıklıdır. 

Gülbahar Hatun Camii ve Türbesi: Atapark semtindedir. Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun adına 1514 yılında Zağanos Köprüsü’nün yakınında bir külliye içerisinde yaptırılmıştır. Cami ve türbeyle birlikte yapılan medrese, imaret, hamam ve aşhaneden günümüze kalıntı ulaşmamıştır. Tek kubbeli bir ana mekan, beş kubbeli son cemaat yeri ve iki yanda zaviye odalarından oluşmaktadır. Kalın ve sağlam duvarları, ak ve kara taşın uyumlu bir biçimde kullanılmasıyla devinim kazanmıştır. Mermer mihrapla, minber yalındır. Sekizgen planlı kubbeli türbe 1505 tarihlidir. Kapı ve pencereler iki renkli taştan sağır kemerler içindedir. Yapının içi ayet ve surelerle bezenmiştir. 

Fatih Camii (Ortahisar Camii - Panaghia Chrysocephalos Virgin Kilisesi): Ortahisar Mahallesi’nde yer alan yapı, Bizans döneminde kilise olarak 10. yüzyılda bazilikal planda inşa edilmiş ve 12. yüzyılda haç planına dönüştürülmüştür. “Altınbaşlı Meryem” anlamına gelen ve Meryem Ana’ya adanan manasta kilisesi üç nefli olup, iç ve dış narteksi (giriş bölümü) vardır. Kuzey giriş 14. yüzyılda inşa edilmiştir. Merkezi kubbe 12 köşeli yüksek bir kasnağa oturur. Döneminde şehrin baş katedrali olduğu için süslemelerine önem verilmiş olan yapının duvarlarında freskler, zeminde mozaik süslemeler yer alır. 1461 yılında Türklerin Trabzon’u almasından sonra camiye çevrilmiş olan yapının taş mihrabı süsleme bakımından zengindir. 

Uzungöl: Trabzon'a 99 km. ve Çaykara ilçesine 19 km. uzaklıkta, deniz seviyesinden 1090 m. yükseklikte bulunan Uzungöl, dik yamaçları ve muhteşem orman örtüsü ile Alplerin güzelliğini geride bırakıyor. Vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuş göl "Uzungöl" olarak tanınıyor. Özellikle yakınındakı "serah" köyünün yöreye uygun tarzda yapılmış eski ahşap evler, doğanın güzelliğini tamamlar.

Yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken Uzungöl, sahip olduğu turistik potansiyeli bakımından çok zengin. Çevrede trekking, kuş gözlem, botanik amaçlı turların yanı sıra daha yükseklerdeki dağların arasındaki göllere veya yakınlarındaki Şekersu, Demirkapı, Yaylaönü gibi diğer yaylalara geziler düzenleme olanağı bulabilirsiniz. Yaban hayatı bakımından Uzungöl çevresindeki dağlarda ayı, kurt, yaban keçisi, tilki, Kafkas dağ horozu gibi hayvan türleri yaşar.

GİRESUN 

Geleneksel Giresun Evleri: Kalenin güneydoğusunda yer alan ve Zeytinlik Mahallesi adını alan semt eski tarihi Giresun evlerinden oluşur. Korunmaya alınan ve ziyaretçilerin uğrak yeri olan eski evlere meraklı olanlar için gezilip görülecek ilginç bir semt. 

Giresun Kalesi: Zengin bir tarihi kültüre sahip olan kale, şehrin merkezine kurulmuş. Kalede Milli Mücadele Kahramanı Topal Osman Ağa'nın anıt mezarı, tarihi saray kalıntıları, mağaralar, kaba taşlarla örülmüş surlar ve taş kabartmalar görülebilecek önemli noktalar. 

Giresun Muzesi: Giresun Müzesi 18. yüzyılın ortalarında Ortadoks kilisesi olarak yapılan ve 1923 yılına kadar kilise işlevini sürdüren yapı 1948-1967 yıllarında cezaevi olarak kullanılmış, 1982 yılında Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek 1988 yılında müze olarak hizmet vermeye başlamış.

Müzede Giresun yöresinde bulunan Eski Tunç Çağı, Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çeşitli eserler sergilenmekte. Bunların arasında pişmiş toprak, maden, mermer, heykel, mimari parçalar ve çeşitli sikkeler en önemli parçalar. Ayrıca kilisenin kuzeyindeki üç katlı papaz evi de teşhir salonu olarak kullanılıyor. 

Katolik Kilisesi: (Çocuk Kütüphanesi) Çınarlar mahallesinde Çocuk Kütüphanesi olarak hizmet veren bu bina günümüze kadar özgün yapısını korumuş. 

Seyyit Vakkas Türbesi: Kapu Mahallesi'nde bulunan 19. yüzyıldan kalma türbe, Fatih Sultan Mehmet zamanında büyük yararlılıklar gösteren ve bir çatışma sırasında şehit düşen uç beyi Seyyit Vakkas'a aittir. Kendisi 15.yy.da yaşamış olmasına rağmen türbesi 19. yy.da yaptırılmış.