1578

Nigar'ın 28. Günü

Hamza masasına oturduğunda yüzünde bir gülümseme belirdi. Kapı açıldı, garson iki çay bırakıp çıktı. Nigar Hamza’nın yüzüne boş boş bakıyordu. 

HAMZA- Nasılsın Nigar? 

NİGAR- Valla buraya gelene kadar gayet iyiydim ama… 

HAMZA- Kusura bakma, seni bugün çağırdım ama bizim assolist biraz rahatsız bugün. 

NİGAR- Burada oturan arkadaş mı? 

Hamza’nın yüzü karıştı. 

HAMZA- Evet. 

NİGAR- Niye ağlıyordu? 

HAMZA- Çocuğu mu hastaymış neymiş? Boş ver, sen çayını iç. Sana birkaç parça yeni elbise aldırdım. Umarım beğenirsin. 

Nigar duygusuzca bakarak çay bardağını aldı. 

 -o- 

Dolabın kapağını açtığında en az on tane yeni elbise buldu. Hepsi birbirinden güzeldi. Etiketleri üzerindeydi. 4 çift parlak taşlarla süslü ayakkabı da dolabın hemen altındaydı. Aynanın önünde saçlarına takması için değişik tokalar duruyordu. Nigar bir hazineye dokunur gibi dokundu hepsine. Ayakkabıları denemeye karar verdi. Bir rüyanın içindeydi sanki. Eski ayakkabılarını çıkarırken kendine acıdı. Doğru dürüst bir şey almayalı yıllar olmuştu. Ayağındaki kalın çorabı çıkarıp somon renkli, topuklu ayakkabıları giydi. Ayağa kalktığında vücudunun dikleştiğini fark etti. Hoşuna gitti. Dolabın önüne gidip bir elbise çıkardı. Aynanın önünde üstüne tuttu. Mutluluktan başı dönerken birden kapı şiddetle açıldı. Dışarının gürültüsüyle beraber Mehtap içeri girip kapıyı kapattı. Nigar’ın ödü koptu ama hemen toparlandı. 

NİGAR- Ne oluyor be? Yavaş! Ödümü kopardın! 

Mehtap hiç konuşmadan süzdü Nigar’ı. Yavaşça yaklaştı. Dolaptaki elbiselere baktı. Gözyaşlarıyla akmış makyajını silmiş ama yüzünde izleri kalmıştı. Sarhoştu. Nigar’a yaklaşırken sendeledi. Düşmesin diye uzanırken Mehtap şiddetle itti Nigar’ın elini. Elbise yere düştü. 

MEHTAP- Dokunma lan bana! 

NİGAR- Ne oluyor be! Düşüp kafanı patlatacaksın! İyilik yaramaz zaten. 

MEHTAP- Sen kimsin de bana iyilik yapıyorsun kaltak! 

NİGAR- Ağır ol bakayım! Sen kime şıllık diyorsun? 

MEHTAP- Sana diyorum, var mı diyeceğin? Nereden çıktın lan sen? Başka kapı bulamadın mı? Beni ekmeğimden etmeye mi geldin? 

NİGAR- Kardeş sakin ol, ben niye seni ekmeğinden edeyim? 

MEHTAP- Ne sakin olacağım be! Buraya ömrümü verdim ben! 

Dolabın önüne gidip hırsla elbiseleri alıp sağa sola fırlatmaya başlar. Nigar donup kaldı. 

MEHTAP- Bu yeni elbiseler eskiden bana alınırdı anladın mı? Ben yıllarca kahrını çektim o herifin! Geldin ayarttın onu, şimdi her şey sana! Yar etmem kızım sana burayı anladın mı? Hangi delikten çıktıysan geri dön oraya! Burası benim çöplüğüm, anladın mı? Benim çöplüğüm! 

Mehtap eline geçirdiği bir elbiseyi parçalamaya başladı. Nigar dehşet içinde kalakaldı. 

MEHTAP- Defolup gideceksin buradan! Yoksa senin ağzını burnunu dağıtırım kaltak! Anladın mı!Mehtap Nigar’a doğru hamle yaptığı sırada kapı açıldı. Hamza içeri girip, Mehtap’ın suratına şiddetli bir tokat indirdi. Kadın yere yığıldı. Burnundan kan gelmeye başladı. 

HAMZA- S..tir git buradan çabuk! Bir daha da adım atma buraya! 

NİGAR- Hamza… 

HAMZA- Sen de giyin çabuk! Sıran geldi! 

Nigar elinde elbise, ayaklarında topuklular kalakaldı. 

ARKASI YARIN.....

Bu eser tüm haklarıyla onbi.tv'ye aittir.