1842

Dünya Barış Günü

Barış için biraz daha umuda ihtiyacımız olan günlerdeyiz. İnsanlık tarihinin en büyük kıyımının yaşandığı savaşın 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya'yı işgal etmesiyle başlayan İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bir daha böyle bir felaket yaşanmaması temenni edilerek savaşın başladığı gün olan 1 Eylül Dünya Barış Günü ilan edildi. 

BARIŞ

Çocuğun gördüğü düştür barış. 
Ananın gördüğü düştür barış. 
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış. 

Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
elinde yemiş dolu bir sepet; 
ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi 
ter damlalarıyla alnında... 
barış budur işte. 

Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman 
ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara, 
yangının eritip tükettiği yüreklerde 
ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun, 
ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık, 
boşa akmadığını bilerek, kanlarının, 
barış budur işte. 

Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda 
yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi 
ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece. 
Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun 
gökyüzünün dolmasıdır içeriye; 
gökyüzünün, renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla 
bayram günlerini çalan gözlerimizde. 
Barış budur işte. 

Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun / gözlerinin önüne tutulan kitaptır. 
Başaklar uzanıp, ışık! Işık! - diye fısıldarlarken birbirlerine! 
Işık taşarken ufkun yalağından. 
Barış budur işte. 
Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler 
Geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü 
ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından 
cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi; 
barış budur işte. 

Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de 
bir kök olduğu zaman 
gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya. 
Geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman 
dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardı sıra. 
Ve sonunda, hissettiğimiz zaman yeniden 
zamanın tüm köşe bucağında acıları kovmak için 
ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin. 
Barış budur işte. 


Barış, ışın demetleridir yaz tarlalarında, 
iyilik alfabesidir o, dizlerinde şafağın. 
Herkesin kardeşim demesidir birbirine, yarın yeni bir dünya kuracağız demesidir; 
ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle. 
Barış budur işte. 

Ölüm çok az yer tuttuğu için yüreklerde 
mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların 
şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine 
büyük karanfilini alacakaranlığın... 
barış budur işte. 


Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların 
sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın. 
Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir. 

Ve toprakta derin izler açan sabanların 
tek bir sözcüktür yazdıkları: 
Barış 
Ve bir tren ilerler geleceğe doğru 
kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden 
buğdayla ve güllerle yüklü bir tren. 
Bu tren, barıştır işte. 

Kardeşler, barış içinde ancak 
derin derin soluk alır evren. 
tüm evren, taşıyarak tüm düşlerini. 
Kardeşler, uzatın ellerinizi. 
Barış budur işte. 

Yannis RITSOS

Çeviren Ataol BEHRAMOĞLU